Hakimlerin Modern Dünyanın Hukuk Sisteminde Yaşadıkları Yapısal Sorunlar

Kariyer - 25 Eylül, 2023 - Okuma Süresi: 8 Dk.

25 Eylül, 2023

Hakimlerin Modern Dünyanın Hukuk Sisteminde Yaşadıkları Yapısal Sorunlar

Hukuk sistemlerin işleyişleri, köhne olmaları, değişime sürekli maruz kalmaları, hapishane memurlarının yetki darlığı gibi yapısal sorunlardan dolayı sekteye uğrayabiliyor. Bu yazımda çeşitli kaynaklardan yaralanarak bu sorunları irdeliyor ve çözüm önerisi sunuyorum.

Hukuk, modern dünyada herkesin konuşmayı bildiği dillerden biri olarak hala varlığını sürdüren toplum düzenleyici bir normdur. Doğal hukuk öğretisiyle şanına kavuşmuş, hukukun babası kabul edilen Hugo Grotius, hukuku Tanrı’nın iradesinin karşısında bağımsız ve nesnel bir kurum olarak öngörmüştür. Ona göre hukuk sekülerdir ve bambaşka bir yargı mekanizmasıdır. Bugün hala Grotius’un düşüncesi olan ‘’Denizlerin Serbestisi’’ ilkesini uluslararası hukuk kapsamında koruyoruz. Ayrıca Grotius hukukun var olabilmesi için devlete ihtiyaç duyulduğunu inkar etmez ancak Machiavelli’nin aksine devletin hukuku yarattığını değil tam aksine hukuk kavramının devleti yarattığını öne sürer.Hakimlerin Modern Dünyanın Hukuk Sisteminde Yaşadıkları Yapısal Sorunlar

Kilise ve diğer teist kurumlardan zamanla arınan hukuk sisteminin geliştikçe ve modern dünyanın amentülerine uyum sağlamaya çalıştıkça yapısal veya dışsal sorunlarla karşılaşması işten bile değildi. Dinin etkisinde kalmış hukuk sisteminin döneminde yetişmiş çok önemli bir devrimci hakim olan Thomas More’un aynı zamanda muhafazakar bir Katolik olması bu çatışmanın en büyük örneği olup aynı zamanda bu tezatlığından ötürü ‘’Her Devrin Adamı’’ adıyla anılması bunun en büyük kanıtıdır. Sadece Thomas More’un yaşadığı dönemde değil, 21. yüzyılda dahi hakimlerin karşılaştıkları yapısal veya dışsal birçok sorun var. Hakimler sahiden karar verirlerken özgürler mi? Medyanın, hükümetin ya da kimi zaman C. Wright Mills’ın kavramlaştırdığı ‘’İktidar Seçkinleri’’nin avucuna düşüp taraflı kararlar alabiliyor olabilirler mi? Bu soruları yanıtlamadan evvel bahsettiğimiz sorunları sınıflandırmakta fayda var:

YAPISAL (SİSTEMSEL) SORUNLAR

  • KÖHNE ANAYASA SİSTEMLERİ
  • ANAYASA ÜZERİNDE SIKLIKLA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER VE ANAYASAYA EKLENEN YENİLİKLER
  • İNFAZ VE KORUMA MEMURLARININ YETKİ DARLIĞI

KÖHNE ANAYASA SİSTEMLERİ

Anayasal seçkin kadrosu veya avukatlar, hakimler hatta savcılar ne kadar tecrübeli olurlarsa olsunlar bir ülkenin mevcut düzeninin gerisinde kalmış bir anayasa metni, bu sayılan memur kollarının potansiyellerini tam olarak gerçekleştirmesine engel olur. Türkiye adına 1982 Anayasası için konuşulacak olursa, darbe ürünü olan 1982 anayasası dönemin konjonktürünün, otoriter ve popülist rejiminin yansıması halindeydi. Zamanla yeniden demokratik devlete geçildi ancak 1982 Anayasası hükümetler tarafından yeniden yapılmak yerine üstünde oynanarak demokratikleştirilmeye çalışıldı. Bunun neticesi olarak günümüzde sayısı on dokuzu bulan kapsamlı anayasa değişikliği yapıldı. Özellikle hakimler için muğlak ve noksan bir anayasa verilecek duruşma kararlarını geciktirir ve yargı sistemini ağırlaştırır. O dönemde neden baştan bir anayasa yazılıp yazılmadığından ziyade günümüzde ‘’Türkiye Cumhuriyeti’ne yaraşır biçimde yeni bir anayasa nasıl tasarlarız?’’ sorusunu sormak daha makuldür.

1982 Anayasası yayınlandığı dönemde mağdur bir halk ve tümü yozlaşmış, gaddar siyasetçiler cephelenmesi içinde yazılmış popülist bir anayasaydı. Aynı zamanda 1961 Anayasası’ndaki ‘’insan haklarına dayalı’’ devlet ibaresinin ‘’insan haklarına saygılı’’ devlet ibaresine dönüştürülmesiyle, ‘’milli devlet’’ ibaresinin yerine ‘’Atatürk milliyetçiliğine bağlı’’ devlet ilkesi ibaresinin konulması ancak Atatürk’ün başta halkçılık olmak üzere bazı ilkelerinin anayasadan çıkartılmış olması da oldukça ironik olmakla beraber otoriter rejimin saklayamadığı yüzünü açıkça göstermektedir.Hakimlerin Modern Dünyanın Hukuk Sisteminde Yaşadıkları Yapısal Sorunlar

ANAYASA SİSTEMİNİN ÜZERİNDE SIKLIKLA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER VE ANAYASAYA EKLENEN YENİLİKLER

Hukuk herkesin de kabul edeceği üzerine günümüz koşullarına uyum sağlaması gereken ehemmi bir araçtır. Ancak günümüz koşullarına adapte edilmeye çalışılırken sık sık değişikliğe uğrayan ve ülkesinin hukukçusunu zorda bırakan bir anayasal sistem tam aksine bir etki yaparak sistemi yavaşlatır. Bunun en büyük sebeplerinden biri de yukarıda belirtildiği gibi temeli sağlam olmayan anayasalardır. ‘’Kervan yolda düzülür.’’ anayasacılığı, hukuk sistemindeki aktörlerin (özellikle hakimler) kararlarını verirken mevzuata sıklıkla başvurmasına, içtihat kararlarına sıkı sıkı bağlanıp duruma uygun karar vermekten uzaklaşmasına ya da hukuk doktrinlerine danışmayı hatta kendi düşüncelerini uygulamaktan, sırf yargılanan bireyler bir üst mahkemeye itirazda bulunacakları ve daha alt mahkemede bulunan hakimlerden davayı tekrar görmelerini isteme ihtimalinden dolayı kaçınmaktadırlar.

Hukuk görece ‘’köşeli’’ bir normlar sistemi olsa da daha ‘’yuvarlak’’ olan ceza hukuku gibi alanlara sahipken bidayet, istinaf gibi daha alt mahkeme düzeylerinde bulunan hakimlerin kararlarını verirlerken elleri kolları bağlıymış gibi hissetmeleri sistemin bütünü için uzun vadede zararlıdır. Alt mahkemelerin yaptıkları direnme kararları kendilerinden üstte bulunan diğer mahkemeler tarafından etraflıca incelenmeli ve anayasal sistem üzerinde işlenen hata yaparak öğrenme mekanizmasının icabına derhal bakılmalıdır.Hakimlerin Modern Dünyanın Hukuk Sisteminde Yaşadıkları Yapısal Sorunlar

İNFAZ VE KORUMA MEMURLARININ YETKİ DARLIĞI

Modern ceza sistemlerinin küçük çaplı gözüken ancak etkisi sanılanın aksine daha büyük olan infaz koruma memurlarının yetki darlığı meselesidir. İnfaz ve koruma memuru cezaevi veya ıslahevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin disiplininden sorumludur. Ayrıca suçluların insani şartlar altında yaşamalarını sağlamak da yükümlülüklerinden biridir.

Günümüzde infaz ve koruma memurunun yalnızca hapishanedeki düzeni sağlamak için robotlaştırılmış bir yetkiliden ibaret olmasının yanı sıra bu durumun bir gün hakim karşısına gelecek veya yeniden bir duruşmaya çıkacak bir sanık hakkında hakime bilgi sağlayan hiçbir yanı bulunmamaktadır. Hükümlü ve tutuklulara bu denli iç içe olan bir memurun onlara yalnızca ıslah edilmesi gereken bir "fare sürüsü" bakış açısıyla bakması bu mesleğin yargı sistemine olan verimliliğini kaydadeğer biçimde azaltmaktadır. Peki bir infaz ve koruma memurunu yargı sisteminin içine katmanın yolu nedir?Hakimlerin Modern Dünyanın Hukuk Sisteminde Yaşadıkları Yapısal Sorunlar

Marquet Vasselot 1854’te yazdığı ''Hapishanelerin Etnografyası'' adlı eserinde mahkumların bulundukları toplumun bir ''alt kültür''üne sahip olduklarını ‘’Mahkumlar aynı halkın içinde başka bir halktır; kendi ayrı örfleri vardır.’’ sözüyle ortaya koymuştur. O halde mahkumların toplumdan gayrı bir denetim sistemine tabi olmaları da lazımdır. Bu farklılaştırılmış denetim sistemi fikri yeni bir mevzu değil ve 1800’lü yıllarda Fransa’daki Appert Hapishanesi’nde ilk defa infaz ve koruma memurları Jeanne Salmon isminde bir mahkum adına ''Hayat Hikayesi Dosyası'' isminde raporlar tutmaya başladılar. Dosyaların amacı hapishanedeki her bir mahkumun belli aralıklarla duygusal durumlarını, iflah olmaya ne kadar yatkın olduklarını kaydetmekti. Aynı zamanda kişinin hapishaneden önce yaşamış olduğu ailesi, dış çevresi ve bilinen diğer deneyimleri kaydedilerek infaz ve koruma memurlarına mahkumları tanıyıp onlara nasıl muamele etmeleri gerektiği hakkında bir fikir veriyordu.

Hatta bu raporlama tekniği zamanla daha da gelişti ve Bonneville’in geliştirdiği ''Şartlı Tahliye Tasarısı'' sistemiyle birlikte kullanılmaya başlandı. Bonneville’in ''Hazırlık Özgürlüğü'' adını verdiği bu tahliye tasarısı mahkumun cezasının ¾ ünü çektikten ve hapishane yetkilileri mahkumun ''hayat hikayesi dosyası''ndaki gelişimininin onun iflah olmasına yaklaştığına dair izler taşıdığını düşünürlerse gerçekleştirdikleri bir sistemdi. Günümüzde dijital çağ ve gelişmiş psikoloji bilimi sayesinde daha kolay saklanabilen, daha detaylı, daha tutarlı modern hayat hikayesi dosyaları yaratılıp bu dosyalar duruşmalar esnasında hakimlere kılavuzluk etmeleri maksadıyla onlara sunulursa hem yargılama işlemi kolaylaşacak hem de hakimler tarafından alınan kararların yerindeliği artacaktır.

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.