Doya Doya Anadolu - EnterCase

Girişimcilik - 03 Ekim, 2022 - Okuma Süresi: 5 Dk.

03 Ekim, 2022

Doya Doya Anadolu - EnterCase

Her yöresinden farklı lezzetlerin çıktığı, gurmelerin ve yemek programlarının ilk durağıdır Anadolu. Meşakkatli bir tarife ve arkasında köklü bir tarihe sahip, bin bir çeşit lezzeti bulunduran Anadolu’nun en beğenilen 3 lezzetinin tarihini inceleyeceğiz.

Antik çağdan günümüze kadar birçok medeniyetin bulunduğu ve her medeniyetin de kendine has özelliklerini görebileceğimiz bir coğrafya olan Anadolu, eşsiz bir mutfak kültürüne sahiptir. İnsanlar, göçebe yaşamdan yerleşik yaşama geçtiklerinde genişleyen hayal güçleriyle ve geçmişten gelen aile kültürleriyle Anadolu’nun eşsiz bereketlerini harmanlayarak olağanüstü bir mutfak oluşturdular. Bu mutfakta yok yok! Gaziantep’in mumbar dolmasından Bitlis’in Büryan kebabına kadar birçok farklı lezzeti görebilirsiniz.

Anadolu’da bir eve misafir olduğunuzda ya da bir düğüne gittiğinizde size ikram edilebilecek o muhteşem Anadolu yemeklerinden bir menü hazırladım. Şimdiden afiyet olsun!

Hamuruyla Gelen Lezzet: Arabaşı

Doya Doya Anadolu - EnterCase

Arabaşı çorbası, Yozgat’ın önemli gelenekleri arasında yer almaktadır. Zamanla yeme tarzı ile ün kazanarak ve kış aylarının vazgeçilmez bir iç ısıtıcısı konumuna gelerek Anadolu’nun her noktasına ulaşabilmiştir. Yanında sadece un, su ve tuz eklenerek hazırlanan çiğ hamur ile yutulan bu çorbanın püf noktası hamurunun soğuk çorbasının sıcak olmasıdır, maliyeti de düşük olduğu için zamanında yoksul ailelerin yaratıcılığı ile ortaya çıkmıştır.

Arabaşı çorbası zamanla gelişip değişerek her eve girmeyi ve misafirliklerin olmazsa olmazı konumuna gelmeyi başarabilmiştir. Herkesin sandığı üzere Araplar ile ilgili bir yemek değildir. Arada bir gelen misafir ile yenildiğinden, “Ara-Aşı” bileşik kelimesinin zamanla değişmesiyle ismini aldığı düşünülüyor. Misafirliğe gelen kişi, ev sahibi ile aynı tastan çorbayı içer ve kim hamuru önce çorbaya düşürürse bir sonraki hafta onun evi ziyaret edilirdi.

Geçmişten günümüze Türkiye’nin hemen hemen her yöresinde farklı varyasyonlarının bulunduğu ve sosyalleşmenin bir numaralı yemeği olan Arabaşı çorbası, ilk çıktığı yer olarak bilinen Yozgat ili tarafından korunmaya ve unutulmamaya çalışılıyor. Bu kapsamda, Yozgat Belediyesi tarafından 2012 yılında TSE’ye tescil ettirilmiştir ve günümüzde restorasyon edilen tarihi konaklarda programlar ile yaşatılmaya çalışılıyor.

Buğday ile Etin Harmanı: Keşkek

Doya Doya Anadolu - EnterCase

Keşkek, genellikle şenliklerde ve düğünlerde misafirlere verilen bir yemektir ve genelde yarma buğday ile etten oluşur.

Yemeğin bilinen hikayesi ise şöyledir: Yavuz Sultan Selim Han’ın 1514’te İran seferinden dönerken Amasya’ya uğrayacağı duyurulur. Amasya yolu üzerinde oturan yaşlı bir kadın padişahı için yemek yapmaya başlar ama az bulunacağı düşüncesiyle eti toprak küpünün en altına koyar, sonra buğdayı ve en üste nohutu koyup pişmeye bırakır. Gelen askerleri görünce onları evine misafir eder ve yaptığı yemeği askerlere ve padişaha ikram eder, yemeği gören askerlerden biri: “keşke etli olsaydı” der. Yaşlı kadın da kepçeyi çömleğin altına daldırır ve “Hele şimdi bak oğul!” der; yemeğin isminin de buradan geldiği düşünülür. Bir kaşık tadarlar ve padişah, aşçıbaşını tembihleyerek Amasya’ya gittiklerinde bu yemeği yapmasını, bütün orduya dağıtmasını emreder. Bundan sonra hızlı bir yükselişe geçen keşkek yemeği günümüze kadar gelebilmiştir.

Keşkek, 2011 yılında UNESCO tarafından Türkiye’nin Somut Olmayan Kültürel Miras Listesine dahil edildi. Ayrıca Merzifon Belediyesi’nin başvurusu üzerine keşkek Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından “coğrafi işaret belgesi” almıştır. Bu belgeden sonra yemeğin adı Merzifon keşkeği olarak tescil edilmiştir. Merzifon keşkeğinin görseli benim için iştah açıcı olmasa da yedikten sonra lezzetine doyum olmuyor. Eminim ki siz de yedikten sonra ikinci tabağı ısrarla isteyeceksiniz.

Peynirin En Güzel Hali: Peynir Helvası

Doya Doya Anadolu - EnterCase

Peynir helvası, birçok yörenin kendine has olarak ürettiği ve genelde tarifinin benzer ama içerisinde yöreye özgü farklı malzemelerin de olduğu bir tatlıdır. Bu tatlının asıl geldiği yer Çanakkale’nin Gelibolu ilçesidir. 1354 yılında Gelibolu’nun fethinden başlayıp günümüze kadar 700 yıldır hiç durmadan üretilmeye ve tüketilmeye devam ediliyor. 1844 yılında Muhammed Kâmil tarafından yazılan “Kitabüt Tabbahin” adlı ilk yazılı yemek yazmasında bu tatlının Osmanlı sofralarından eksilmediği söyleniyor.

Peynir helvasının çıktığı yer ise çobanlara dayanıyor. Eskiden çobanlar süt saklama koşulları pek elverişli olmadığı için sütlerini peynire çevirerek saklıyorlardı. Ellerinde haddinden fazla peynir olunca bu peyniri farklı şekillerde kullanmaya başladılar. Etkisi yıllar boyu sürecek olan bu leziz tatlıyı tuzsuz peynir, şeker ve unu karıştırarak yaptılar. Bu sebeple, bu helvanın adı çoban tatlısı olarak da bilinir. Peynir helvasının Erzurum ve Tekirdağ versiyonları Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescillenmiş ve coğrafi işaret almıştır.

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.