Thalidomide ve Tıp Dünyasına Olan Güven
Eğitim - 17 Temmuz, 2023 - Okuma Süresi: 5 Dk.
17 Temmuz, 2023
Günümüzde insanların aşıların güvenlirliği hakkındaki endişesi, geçmişte yaşanan Thalidomide faciasına da dayanıyor. Hadi birlikte Thalidomide faciasını ve bu faciayı Türkiye'nin nasıl diğer ülkelerden hafif atlattığını öğrenelim!
Korona virüsü salgını, dünya genelinde 200 milyondan fazla insanın enfekte olmasına ve 4 milyondan fazla insanın hayatını kaybetmesine neden oldu. Salgının kontrol altına alınması için en önemli araçlardan biri aşılar olarak görülüyor. Şu ana kadar dünya genelinde 4 milyardan fazla doz aşı uygulandı. Ancak aşı karşıtlarının sayısı da bir hayli fazladır. Bazı insanlar aşıların güvenliği ve etkinliği konusunda şüphe duymakta. Aşı karşıtlığının nedenlerinden biri de tıp tarihinin en korkunç olaylarından biri olan Thalidomide faciasına dayanıyor.
Thalidomide Faciası
Thalidomide, 1950’lerde Almanya’da Grünenthal firması tarafından geliştirilen ve Contergan adıyla piyasaya sürülen bir ilaçtır. İlacın etken maddesi olan thalidomide, hamile kadınların bulantı ve uykusuzluk sorunlarına çare olarak tanıtılıyordu. İlacın prospektüsünde “hamile kadınlar, anne ve çocuklar tarafından güvenle kullanılabileceği” yazıyordu. Ancak ilacın yeterli testlerden geçirilmediği ve ciddi yan etkileri olduğu ortaya çıktı.
O dönemlerde Thalidomide kullanan hamile kadınların binlerce bebeği engelli doğdu veya düşük yaptı. Bebeklerin elleri ve ayakları gelişemiyor, kasık veya omuzdan kolsuz veya bacaksız deforme uzuvlar ortaya çıkabiliyordu. Bebeklerde körlük ve sağırlığa da rastlanabiliyordu. Thalidomide gebelik sırasında embriyonun gelişimini bozmaktadır. Thalidomide 'embryopathy' olarak adlandırılan bu durumda, bebeklerin uzuvları, kulakları, gözleri, kalbi ve diğer organları gelişim bozuklukları göstermektedir. Thalidomide embryopathy’nin zihinsel gerilik, otizm ve oküler anomaliler gibi özel fenotipleri de vardır.
Thalidomide Faciasının Farklı Ülkelerdeki Etkileri
Bu konuda hâlihazırda var olan Türkçe kaynakların birçoğunda, Dünya’da bu faciadan etkilenmeyen tek ülkenin Türkiye olduğu anlatılmaktadır. Bu doğru değildir. Thalidomide, yaklaşık 50 kadar ülkeyi etkilemiştir. Ancak bazı ülkeler, ilacın zararlarını fark ederek erken önlem almış ve facianın boyutunu azaltmıştır. Bu ülkelerden biri de Türkiye’dir.
Türkiye’de Thalidomide ilacı 1960 yılında Distaval adıyla piyasaya sürülmüştür. Ancak ilacın satışı sadece bir yıl sürmüştür. 1961 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Turan İtil ve Prof. Dr. Nusret Fişek, ilacın doğumsal anomalilere neden olduğunu tespit ederek Sağlık Bakanlığı’na başvurmuş ve ilacın yasaklanmasını sağlamışlardır. Bu sayede Türkiye’de Thalidomide faciasından etkilenen bebek sayısı sadece 40 civarında kalmıştır.
Türkiye’nin yanı sıra ABD de Thalidomide faciasını önleyen veya en az hasarla atlatan ülkelerden biridir. ABD’de ilacın onaylanması için çalışan Grünenthal firmasının baş temsilcisi Frances Oldham Kelsey, ilacın güvenliği konusunda ikna olmadığı için ilacın piyasaya sürülmesini engellemiştir. Kelsey, ilaç firmasının kendisine baskı yapmasına ve tehdit etmesine rağmen direnmiş ve ilacın yan etkilerini araştırmıştır. Sonunda ilacın doğumsal anomalilere neden olduğu kanıtlanmıştır ve ABD’de thalidomide yasaklanmıştır. ABD’de thalidomide kullanan hamile kadın sayısı yaklaşık 20 bin civarındadır; ancak bunların çoğu düşük yapmış veya kürtaj olmuştur. Doğumsal anomaliyle doğan bebek sayısı ise 17 olarak kaydedilmiştir.
Thalidomide faciasından en çok etkilenen ülkeler ise Almanya, İngiltere ve Avustralya’dır. Almanya’da ilacın üretildiği ve ilk olarak piyasaya sürüldüğü ülke olması nedeniyle yaklaşık 5 bin bebek doğumsal anomaliyle doğmuştur. İngiltere’de ise ilaç 1958-1961 yılları arasında satılmış ve yaklaşık 2 bin bebek doğumsal anomaliyle doğmuştur. Avustralya’da ise ilaç 1960-1961 yılları arasında satılmış ve yaklaşık bin bebek doğumsal anomaliyle doğmuştur.
Thalidomide Faciasının Sonuçları
Thalidomide faciası, tıp dünyasında büyük bir skandala ve güven kaybına neden oldu. İlacın üreticisi Grünenthal firması, ilacın yan etkilerinden haberdar olduğu halde bunu gizlediği ve yeterli testler yapmadığı için suçlandı. Ancak firma, sorumluluğu reddetti ve hiçbir ceza almadı.
Thalidomide faciası, tıp dünyasına olan güveni sarstığı gibi, korona aşılarına olan güveni de zedelemiştir. Ancak sadece bu kötü vakalardan etkilenerek tamamen aşı karşıtı olmamak ve bilimsel verilere dayanarak karar vermek gerekir. Bu facianın ardından ilaç güvenliği ve etiği konusunda daha sıkı kurallar ve denetimler getirilmiştir. Thalidomide mağdurları ise uzun yıllar boyunca adalet ve tazminat arayışı içinde olmuşlardır. Bazı ülkelerde mağdurlara tazminat ödenmiş veya ödenmesi planlanmıştır.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.