Etkin Okuma Üzerine 5 Tavsiye!
Eğitim - 22 Şubat, 2021 - Okuma Süresi: 7 Dk.
22 Şubat, 2021
Anlama sürecini beraberinde getiren karmaşık ve temel bir dil becerisi olan okuma, insanları düşünmeye sevk eden ve gerçek anlamda özgür kılan bir eylemdir. Peki ama etkin okuma için nelere dikkat etmeliyiz? İşte size ipuçları!
Okuma, anlama sürecini beraberinde getiren karmaşık ve temel bir dil becerisidir. Okuma etkinliği, zihni kavramlar üzerinde aktive eder ve anlama sürecini başlatır. Zihindeki kavramlar, yapboz parçaları gibi birbirleriyle bağ kurarak bir bütün olan anlama sürecini oluşturur. Fakat bazılarımız için okumaya odaklanma sorunu bir yana, akıp giden sayfaların ardından anlamlandıramama durumu söz konusu olabilir. İşte burada etkin okuma üzerine konuşmalıyız. Çünkü okuma, içinde bulunduğumuz dünyayı anlamanın en erişilebilir yoludur. Kimi zaman seyahate çıkma kimi zaman duygularımızı doyurma ve kimi zamansa bilgiye ulaşma noktasında okuma eylemine başvururuz. Tavsiyelere geçmeden önce ‘’okuma’’ kavramına bir bakalım.
Okuma, bilinenin aksine edilgen değil etkin bir süreçtir. Bu süreçte zihin aktif rol oynar. Bu kavramı temellendirecek olursak; MCW Horter (1998), okumanın gözün yazılı metnin satırları arasında hareket etmesinden, sözcüklerin bilinmesinden ve tümcelerin okunmasından fazlasını gerektirdiğini belirtmektedir. Okumak düşünmektir. Okuma önemli bilgilerin belirtildiği, karşılaştırıldığı, değerlendirildiği ve uygulandığı süreçtir. İşte tam da bu karşılaştırma, değerlendirme ve uygulama noktasında sorun yaşadığımızda zihindeki kavramsal bağlar arasında kopukluk oluşmakta. Dolayısıyla anlama eylemi gerçekleşmemektedir. Kavramların, zihnimizde tablo olarak belirmesini istiyorsak paragrafı kelime kelime değil, bir bütün olarak algılamamız gerekmektedir. Çünkü zihin, kelimelere odaklanmak yerine kelimelerin oluşturduğu bütüne odaklanırsa, zihinde kendine yer bulması ve bağ kurması kolaylaşır.’’ Zihin harf ya da sözcükleri tek tek değil, sözcükleri ya da sözcük kümelerini bir bütün olarak algılar ve bu bütünlük içinde anlamı kavramaya çalışmaktadır.’’ Örnekten de anlayacağımız üzere aslında zihnin metni bütün olarak algılaması, zihnin zaten olması gereken doğal sürecidir.
1) Geleneksel Okumanın Aksine Perde Arkasını Merak Edin!
Geleneksel okuma yaklaşımı, okuyucuyu edilgen kılıp, metinde çözümleme yapmaya fırsat tanımaz. Peki bu ne demek? Okur, metne odaklanır ancak zihninde önceden var olan ve konuyla ilgisi bulunan kelime arşivini dikkate almaz. Metnin dilbilimsel yönüne odaklanır. Oysaki anlama süreci, metnin anlatmak istediğinden çok, okuyucunun zihnindeki havuzla da ilgilidir. Kısacası önünüzdeki metne, konunun temel kavramlarını, içeriğe ait önemli kelimeleri düşünerek ve eğer hiç fikrinizin olmadığı bir konuysa temel düzeyde ufak çaplı bir araştırma yaparak başlayın. Mümkünse bu küçük notları bir kağıtta toplayın. Böylece zihninizin arka planında o an okuyacağınız metne dair kelimeler, kavramlar kısacası yapbozun parçaları oluşmuş olacak. Bağlantı kurma süreniz azaldıkça okuma etkin ve anlama kalıcı hale gelecek!
2) Okumak, Düşünmeyi Getirir. Okuduğunuz Şey Üzerine Düşünün!
Okumak, bilişsel bir eylem demiştik. Bir anlamda düşünmeyi de gerektirmektedir. Okuma ve düşünme birbirinden ayrılamaz. Okurken düşünülür. Okuma, yazı dili tarafından başlatılan ve yönlendirilen bir düşünme sürecini gerektirmektedir. Çünkü, okuyucu okurken sonuç çıkarmak, kararlar vermek, metni anlamak için problemleri çözmek ve sorduğu soruları yanıtlamak zorundadır. Okuma sürecinde gerçekleştirilen bu etkinlikler düşünmeyi ve bilişsel yapının etkin kullanımını gerektirmektedir. Grabe ve Stoller’e göre, eğitim ve öğretim ortamlarında okuma, yeni bilgi öğrenme, çeşitli yorum ve açıklamaları irdeleyebilmek için çok önemli bir araç olarak görülmektedir. Yani metindeki bilgiyi içselleştirmek, zihninizdeki kelimelerinizle metni tekrar yazmak, anlama sürecinde yapabileceğiniz en olumlu adımlardan biri.
3) Okuma Amacınızı Belirleyin!
Bu metni neden okumak istiyorum? Bana edebi bir haz mı verecek, anlamak zorunda olduğum konuya dair bir metin mi? Bu soruları kendinize sorun. Ve cevabınız doğrultusunda metni eleştirel olarak okuma yöntemini deneyin. Etkin okuma, bilimsel okuma sürecinde sizin altyapınızla doğrudan bağlantılıdır. Bu da demek oluyor ki üzerinde çalışmanız gereken bir metin okuyacaksanız sözlük kullanmanızda fayda var. Metnin içeriğine ilişkin yazılmış sözlükler kullanırsanız, anlama sürecinizin ne kadar hızlı ve kalıcı hale geldiğini fark edeceksiniz.
4)Tahmin Edin ve Metne soru sorun!
Tahmin etme okuyucunun metinle ilgili sorular sorması, anlama ise okuyucunun bu sorulara uygun ve ilgili yanıtlar bulmasıdır. Okuyucular belli bir amaca yönelik okurlar ve okuma, bilgi ve deneyimlerin yanı sıra duyguları da içermektedir. Aranan yanıtlar, metnin kendisinde gizlidir. Şöyle düşünün, yazılı sınavınızın olduğu bir dersi sınav öncesinde arkadaşlarınızla soru cevap yaparak çalışıyorsunuz. O anda edindiğiniz kazanım aslında doğal öğrenmedir. Sorular sizi metnin ilgili kısmına götürür ve kendi cümlelerinizle cevabı yorumlayarak anlamış olduğunuzu fark edersiniz. Bu durumda metne sorduğumuz her soru herkes için farklı cevaplara tekabül edecektir. Örneğin bir romana soru sorduğunuzu varsayalım. Roman İkinci Dünya Savaşı zamanını anlatıyorsa ve siz savaş dönemine ait soruları metne sorarsanız bulduğunuz yanıtlar savaş sürecini ve romandaki işlenişi zihninizde canlandıracaktır.
5)Okumaya Yönelik Tutumunuzu Gözden Geçirin ve Sebep Sonuç İlişkisini Takip Edin!
Metnin akışı içerisindeki olayları, sebep sonuç ilişkisi düzleminde takip ederseniz okuduğunuz olayı anlamanız ve mantık çerçevesine oturtmanız daha kolay olacaktır. Unutmayın ki okuduğunuz metin ister kurgu isterse kurgu dışı bir metin olsun, mutlaka bir düzen ve akış içerisinde yazılmıştır. Dolayısıyla yazarın ulaştığı sonuçların, metinde muhakkak sebeplerle örülü temeli vardır. Bu durumu zihninize harita çiziyormuşsunuz gibi düşünebilirsiniz. Okuma tutumunuza gelecek olursak; okuma aslında eyleme dökmesi her zaman kolay olmayan bir eylemdir. Bu eylemi alışkanlık haline getirmeniz sizin elinizdedir. Okumaya karşı bakış açınız, etkin okuma sürecinde sizi en çok etkileyen faktör olacaktır. Yemek yemek, su içmek, uyumak gibi fizyolojik ihtiyaçlarımızın olağan oluşunu benimsediğiniz gibi, okumayı da doğal bir ihtiyaç ve gereklilik olarak benimsemek, anlama sürecinde işinizi kolaylaştıracaktır. Zihnin zaten normal bir alışkanlık ve tutum olarak alışık olduğu okuma eylemi, yabancılanmayıp olağan bir süreç olarak değerlendirildiğinde okuduğunuzu anlamak kaçınılmaz olacaktır.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.