Eğitim Sistemimiz Nasıl Olmalıdır?
Eğitim - 15 Aralık, 2020 - Okuma Süresi: 4 Dk.
15 Aralık, 2020
Türk eğitim sisteminin geçmişten günümüze yaşadığı değişimler.
Eğitim sistemimizin amacı 1923 yılında kurulan Cumhuriyetimizin kurucuları ve kurucu unsurlarının birincil amaçları çalışan, üreten ve modern batı toplumlarına bilgi ve beceri alanında yarışabilecek nesiller yetiştirmekti.
Mustafa Kemal Atatürk, bu hedefleri gerçekleştirmek amacıyla Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’u görevlendirerek dünya eğitim sistemleri üzerinde çalışmalar yapmasını istedi. Anadolu’daki halk gerek bilgi gerek beceri gerekse bilimsel anlamda dünya toplumlarının çok gerisindeydi. Öyle bir sistem bulunmalıydı ki Türk halkı hem bilgi hem beceri hem de bilimsel alanda kalkınabilmesi için 17 Nisan 1940’ta kabul edilen, 3803 sayılı Köy Enstitüleri Yasasıyla köy öğretmeni ve köye yarayan diğer meslek elemanlarını yetiştirmek üzere, tarım işlerine elverişli arazisi bulunan yerlerde Millî Eğitim Bakanlığına bağlı Köy Enstitüleri açılmıştır.
Köy enstitülerinde yetişen öğrenciler bilgi beceri anlamında donanımlı girdikleri toplumda lider, yazar, araştırmacı özellikleriyle Türk halkını Cumhuriyetin değerleri ile aydınlatmışlardır. Kalkınma köylerden başlamış tarım ve hayvancılık ile uğraşan toplumumuz bilimsel anlamda üretime başlamış ve kalkınmayı gerçekleştirmişlerdir. Yıllar boyu karanlıkta kalmış Anadolu halkını aydınlatan bu güneş. Bin dokuz yüz ellili yıllarda Demokrat Parti Avni Başman’ın kısa süren görevi dışında Millî Eğitim Bakanlığına Tevfik İleri getirildi. Tevfik İleri, birçok Köy Enstitülü öğretmen hakkında asılsız suçlamalarla soruşturma açtırdı, onları sürgüne gönderdi. Hatta ceza olarak kimi Köy Enstitülü öğretmenlerin askerliklerinde yedek subaylık hakkı alınarak çavuş çıkarıldı. Köy Enstitüleri asılsız suçlamalarla yıpratıldı. Sonunda 27 Ocak 1954 tarihinde de çıkarılan bir yasayla Köy Enstitüler Öğretmen Okullarıyla birleştirilerek Köy Enstitüleri temelli kapatıldı.
Bin dokuz yüz ellili yıllardan sonra çok farklı arayışlar içine girilmiş, eğitim sistemimiz; yaparak yaşayarak eğitim öğretim yerine ezberci ve bilimsellikten uzak dogmalara dayalı bir hal almaya başladı. Ellili yıllardan sonraki yetmiş yılda birçok eğitim programı hazırlandı. Eğitim yap-boz tahtasına dönüşmüş, bölgeler arası eğitim öğretim eşitsizliği baş göstermiş, eğitimde fırsat eşitliği kalmamıştır. Ve o dönem yetişen donanımlı nesilleri yetiştirmek için hala arayış içindeyiz.
Eğitim öğretimde birinci önceliğin, öğrencilerin yaş grubuna göre gerekli becerileri kazanması (çevresini temiz tutma, kendi başına kişisel temizliğini yapma, ayakkabılarını bağlama, v.b.) sağlanmalıdır. Gereken bilgi ve beceriyi kazanan öğrencinin yeni yaş grubuna göre çevresine örnek olacak müzik aletleri çalması sosyal etkinlik artırıcı sportif faaliyetleri öğrenmesi gerekmektedir. Öğrenmenin kalıcı olabilmesi için öğrenme akademik bilgilerin günlük hayatta uygulayarak pekiştirmelidir. Toplama, çıkarma, çarpma, bölme gibi işlemleri öğrenen bir öğrencinin bir bakkalda ya da markette alışveriş yapması veya bakkal olup müşteriye mal satması öğrendiği bilgileri günlük hayatta uygulayıp, tam öğrenmeyi gerçekleştirmesi gerekmektedir. Tüm gereken bilgi ve beceriyi öğrenen öğrencinin toplum önünde konularla ilgili konuşup tartışıp münazara edip bilgi ve becerilerinin pekiştirmesi gerekir. Bunun için tüm sınıf ve öğretmen profillerinin değiştirilmesi, eğitim fakültelerinin yeniden dizayn edilmesi gerekir.
Ülkemizde ekonomik anlamda yoksul, zeki öğrencilerin devlet tarafından düzenli ve hiç ayrım gerekmeksiniz tespit edilip. Cumhuriyet okullarında okutulmalı. Lise, üniversite, eğitimlerini ücretsiz ve burslu bir şekilde sağlanıp fırsat eşitliğinin devletimiz tarafından sağlanması gerekmektedir.
Konumuzun başında sorulan sorunun cevabı uzakta görünse de çok yakındadır. Cumhuriyetimiz kurucu unsurları toplumu kültürel geleneksel yapısını çok iyi tamir ederek eğitimde ve öğretimde ulaşmamız gereken hedefleri kurmuş oldukları eğitim sistemi ile çözmüş, bugün bile köy enstitülerinin kurulmuş olduğu bölgelerde ekonomik, kültürel ve maddi anlamda kalkınmışlıklarını görebiliyoruz .Bizlerin de hedefi yaparak, yaşayarak öğrenmeyi hedef yapıp okullarımızda fiziki anlamda uygun ortamlar oluşturup, yeni nesillerin ülkemize topluma ve ailesine bilgi ve becerileriyle faydalı olmasını sağlamalıyız.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.