Eğitim: Bir Kitle İmha Silahı - Kitap İncelemesi
Eğitim - 23 Ocak, 2023 - Okuma Süresi: 8 Dk.
23 Ocak, 2023
Sizce de eğitim bir kitle imha silahı mıdır? Bu yazıda bu soruya cevap arayacağız. John T. Gatto'nun "Eğitim: Bir Kitle İmha Silahı" kitabı bu konuda bize yardımcı olacak. Buyurun yazıma!
Eğitim: Bir Kitle İmha Silahı
John Taylor Gatto’nun “Eğitim Bir Kitle İmha Silahı” kitabını incelediğimizde genel olarak akla tek bir soru getirmektedir: Okula ihtiyacımız var mıdır? Eğitimi değil, özellikle okulu kasteder. 12 yıllık bir süre boyunca yılda 9 ay, haftada beş gün, günde altı ders içeren zorunlu bir sisteme ihtiyacımız var mı?
John, Batı tarihinde eğitimde okul yolunu takip etmeyen ve bunu zaman kaybı olarak gören, daha faydalı ve etkili öğrenmenin başka yollarını bulan birçok yenilikçi ve yapıcı örneğe atıfta bulunur. Ona göre okul, halkın ve fikirlerinin nasıl yaratıldığını kontrol etmek için bir iktidar silahı ve seçkinler olarak kuruldu.
John, okulun öğrencilerin zihinlerini karıştırdığına, onlara ezberlemeleri ve sonra unutmaları gereken tutarsız bilgiler sağladığına inanıyor. Kurumsal uzantısı, kültürel yapısı ve binlerce uzmanıyla okul; öğrencinin eğitiminde en iyi menfaati bilen bir fikir ya da yanlış bir yanılsama yaratır. Böylece öğrenci ve toplum kişisel sorumluluğunu okula teslim eder. Kişi okulda eğitim görmek için okuldaki bilginin güvenilir olduğuna inanmalıdır. Öğrenci müfredat çerçevesi dışında daha fazla bilgi edinmeye çalışmamalıdır.
John, okulun entelektüel ve duygusal bağımsızlıkları öldürdüğüne inanır. Okul, öğrencilerini eğitim konusuna, yaş grubuna, onları sınıflandırmak için sürekli sınavlara ve diğer dolaylı yöntemlere göre insanoğlunun çocukluğundan itibaren ayrılmasından ve parçalanmasından sonra yeniden bağımsız bir varlığa, iktidara ve düzene yönelik bir tehdit olacak şekilde bütünleşmenin mümkün olmadığını söylemektedir.
Okul, çocukları çocuklara dönüştürmede mükemmel bir rol oynar. Gatto, Platon'dan Jean-Jacques Rousseau'ya kadar filozofların, belirli bir yaştaki çocukları bir araya getirmenin, onları sorumluluk ve özerklikten uzaklaştırmanın ve onları açgözlülük, kıskançlık ve korku gibi küçük duygular geliştirmeleri için cesaretlendirmenin onları çocuk olmak yerine olgunlaşmayı öğrettiklerini söyler. Bunun sebebinin zorunlu eğitim sisteminin çocukluk süresini iki yıldan altı yıla çıkardığını söyler. Yaşları 14'ü geçmeyen antik tarihin önde gelen şahsiyetlerinin hikayelerini duymak doğaldır.
Yazar, zorunlu eğitim yolunun dışında hayatta kalan ve başarılı olan birçok şahsiyet örneğini listeler ve modern okul sisteminin ortaya çıkışına ve nasıl sarsılmaz dev bir kurumsal makineye dönüştüğüne dair tarihsel bir genel bakış sunar.
Gatto’nun kaleme aldığı "Eğitim: Bir Kitle İmha Silahı" kitabı hakkında eleştiri ve düşüncelerim ise eğitim işleriyle ilgilenenler ve aslında tüm anne babalar için okunması gereken zengin ve önemli bir kitap olduğudur. Öğrenmek için aklımızı ve sorumluluğumuzu okul kurumuna teslim etmemizi ve çıkarda en yüksek payın onun olduğunu varsaymamızı hatırlatıyor. Zorunlu eğitim sistemine zamanımızı teslim etsek de asıl eğitimimizin ve çocuklarımızın sorumluluğunun bize ait olduğunu unutmamak gerekir. Kitap genel olarak eğitimin gerekli olduğunu fakat okulda verilen eğitimin birer hapishane, öğretmenlerin ise gardiyan olduğunu söylemektedir. Bu konuda gerek okul eğitiminin kapsadığı süre gerekse sistemin ezberci yapısı bizlere birer kukla olduğumuzu düşündürmektedir.
Gatto, bize okulda verilen eğitimin asıl amacını yitirerek çocukları birer bağımlı yapmak üzere yoğunlaştığını söylemektedir. Çünkü günümüz eğitim sistemi ezberci bir sistem olarak çocuklara düşünme yetkisi vermiyor. Okul, onlardan öğretmenlerinin söyledikleri kadarını bilmelerini ister. Bu uğurda çocukların hayal güçlerini bile ellerinden alarak onları ellerindekiyle yetinmeye mahkum bırakıyorlar. Çocuklar kendi dünyalarının daha ötesine açılamadıklarından dolayı toz pembe bir hayalin ortasında okulun kazandırdıkları ile yetiniyorlar.
Okul ideal bir sistemden uzaktır ancak dünya çapında birçok insanın hayatını olumlu yönde değiştirmeye katkıda bulunmuştur. Evlerinde bu ortamı bulamayan çocuklar için güvenli ve sakin bir ortam sağlar. Çocuğun okul ortamı dışında çok çeşitli eğitimsel deneyimlerle uğraşmasını sağlayabilir miyiz? Evet, zorunlu eğitim sisteminin yokluğunda kendi kendine öğrenmek için daha yararlı şeyler arayacak çocuklar var ama bunu istemeyen, sosyal ve ev ortamında yeterli özeni ve farkındalığı bulamayan diğer grup ne olacak?
Bunun dışında kitapta okulun; bireyin kendini geliştireceği, meslek sahibi olmasına yardım edeceği bir kurum olduğu belirtilirken aynı zamanda bazı güçlü ellerin istediği üzere doğru bilinenlerin yanlış gösterilerek asıl yanlışı ezberlememizi istediğini söylemektedir. Çocukları yönlendirmek, onları istenilen düzeye getirmek amacıyla çeşitli projeler geliştirilmiştir. Bu konuda yazara katılmaktayım. Çünkü günümüz şartlarına bakacak olursak da bunu gerçekleştirmişlerdir. Okulda, öğrencilere kazandırılan ilk şey onların her şeyden soyut, yabancılaşmış bireyler olmasını sağlamaktır. Peki bunu düzeltmemizin tek yolu eğitim sistemini değiştirmek mi yoksa birey kendisi de kendine bir şeyler katabilir mi? Yazar, kitapta bunu tarihten önemli kişilerden örnekler vererek açıklamıştır. Günümüzde bile çoğu birey belli bir eğitimden sonra, hatta bazen sadece okuma-yazma bildikten sonra, ticarete atılarak hayatlarını eğitime adamış kişilerin iş sahibi olmalarını sağlamaktadır.
Gatto, eğitimin yanlışlarını fark ettikten sonra bile hiçbir şey için geç olmadığını söyler. Eğitimin yanlışlarını fark eden birey bunu kendi eğitim modelini geliştirerek fırsata çevirir. George Washington, Benjamin Franklin, Thomas Jefferson, Abraham Lincoln gibi örnekler verebiliriz. Elbette birileri onlara bir şey öğretmişti ama hiçbiri okul sisteminin ürünü değildi. Yazar, okulda eğitim görmeden iyi yerlere gelen bireylere örnek vererek okul eğitiminin sadece bir diplomadan ibaret olduğunu söyler. Bu konuda verdiği örnekler de yazarı haklı göstermektedir. Okul dışında eğitim gören bireylerin açık kaynaklı eğitim (özgür eğitim) gördüğünden bahsetmektedir. Bu konuda yazar dışında biz de bir örnek verecek olursak Türkiye'de akla ilk gelen isim Acun Ilıcalı’dır. Üniversite eğitimini yarıda bırakan Acun Ilıcalı, direkt iş hayatına giriş yapmıştır. Günümüzde de birçok eğitim görmüş insanın patronu konumundadır.
Yazarın düşüncelerine göre okulun oluşturmak istediği ideal bireyler yabancılaşmış, itaat eden, hayal kurmaktan uzak realist kişilerdir. Burada itaatten kasıt ise yönetimin ihtiyaç duyduğu şekilde kullanabileceği bağımlı insan kaynaklarına dönüşmüş kişilerdir. Günümüz şartlarında gelişen teknoloji çocuklarda sosyal etkileşim olmamasına, hareket kabiliyetlerinin kısıtlanmasına neden olarak çevresinden kopmasına sebep olur. Bu da bireyin yabancılaşmasına olanak sağlar.
Yazar sadece çocukların değil öğretmenlerin de bu projenin denekleri olduğunu düşünmektedir. Bu konuda aklıma bir soru geldi: Öğretmen, gerçekten bir öğretmen mi yoksa yanlışı doğru göstermesini isteyenlerin bir kuklası mı?
Genel olarak yazar, eğitimin bir kitleyi imha ettiğini söyleyerek okul eğitiminin gerek olmadığını savunmaktadır. Buna çözüm ise okul ortamını olabildiğince geniş ve ferah bir deneyimler ortamına dönüştürmek, onu hatırlamak ve öğrenmek istemektedir. Ancak telkin etmeden, dayatmadan ve yıldırmadan öğrencileri ikna eden ve çeşitli deneysel pratik araçlar sunmaktan geçmektedir.
Yazarın eğitimin eksiklikleri ve gizlilikleri hakkında ele aldığı bu kitap, gündelik hayatta aklıma gelmeyen ve düşünmediğim konular hakkında bana düşünmek için bir fırsat verdi. Bu konuda şunu söylemeliyim ki bu kitap özellikle lise düzeyindeki çocuklara okuması için tavsiye edilmelidir. Çocuklar eğitimin eksikliklerini fark ederek kendilerini geliştirmeli ve şekillendirmelilerdir.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.