Dünya Okulu: Eğitimi Yeniden Düşünmek - Kitap Değerlendirmesi
Eğitim - 24 Mayıs, 2021 - Okuma Süresi: 7 Dk.
24 Mayıs, 2021
Eğitimde fırsat eşitliğini mümkün kılan Khan Academy'nin kuruluş hikayesi ve uzaktan eğitimin ne şekilde işe yarayabilmesi için tavsiyeler.
Kitap Salman Khan’ın 2004’de kuzeni Nadia’ya online olarak matematik öğretmeye çalışırken verdiği çabaların daha sonra Youtube videosu haline gelmesinden Khan Academy’nin kurulmasına uzanan süreci bize sunuyor. Kitapta eğitim, öğretmeyi öğrenmek, tam öğrenme, geleneksel eğitim modelleri, online eğitim, ödevlerin gerekliliği, testlerin neyi ölçtüğü gibi birçok konu ele alınıyor.
“Online eğitim okulların yerini alabilir mi, okullara gidilmeden de öğrenim sağlanabilir mi?” günümüzün en çok konuşulan konularından, Salman Khan bu konuya kitabında şöyle bir cevap veriyor: “Kaliteli eğitim, gösterişli kampüslere bağlı olmak zorunda değil. Bill Gates’in çocuklarıyla aynı dersleri görmesini engelleyen ekonomik bir neden yok.”
Öncelikle en çok üzerinde durduğu kavram tam öğrenme kavramıdır. Uygun koşullar sağlandığında bütün öğrenciler konuları anlayabilir. Okullarda takip edilmesi gereken bir müfredat olduğundan tam öğrenme çoğunlukla es geçilen bir kavram olmuştur. Geçmişte birçok dönem denenmiş fakat gerek ekonomik yetersizliklerden gerekse zamansızlıktan unutulmuştur. Sınıfta anlatılan bir konuyu öğrenci anlamadığında iş işten geçmiş olur “...konu bir kez geçtikten sonra sınıfta yeniden ele alınmayacak olması. O ünite işlenmişti. O problemler çözülmüş ve tahtadan silinmişti. İzlenmesi gereken bir müfredat vardı ve sınıfın ilerlemesi gerekiyordu.” Fakat her öğrencinin öğrenme hızı farklıydı.
Öğretme kavramı avcılık-toplayıcılık döneminde ebeveynlerin çocuklarına hayatta kalmaları için gerekli olan becerileri anlatmasıyla ortaya çıkmıştır. Toplumlar daha karmaşık hale geldikçe bir konuda uzmanlaşan kişiler bunu çıraklarına öğretmeye başlamışlar böylece usta-çırak kavramı ortaya çıkmıştır. Çıraklıkla yaparak-yaşayarak öğrenme sağlanır. Zanaatkar birçok meslek grubu çıraklıkla yetişmiştir. Bugünkü anlamda bildiğimiz k-12 eğitim modeli 18. Yüzyılda Prusya’da ortaya çıkmıştır. Bu dönemde verilen tarih ve sosyal bilgiler dersleriyle siyasi üst yapı kendi neslini yetiştirmeyi hedeflemiştir. Daha sonra bu modeli Amerika da kullanmaya başlamıştır Prusya modeli öğrencileri “tüketici olmak üzere yetiştirdiği” konusunda eleştirilir. Fakat bu eleştiriler okulların kapanması gerekiyor demek değildir.
Ev ödevleri birçok dönemde tartışma konusu olmuştur. Ev ödevleri gerekli midir, doğru ev ödevi nasıl verilir, ev ödevi öğrencilere sorumluluk mu verir, ev ödevleri fırsat eşitsizliğini arttır mı gibi birçok soru kitapta tartışıl ve şöyle bir yanıt bulunmuştur: “Okul günü esnasında yeterince öğrenilmediği için ev ödevi gerekli hale geliyor.” Aslında bilgisayar destekli öğrenme tam da bu noktada devreye giriyor. Khan Academy kanalı öğretmenler tarafından keşfediliyor ve böylece sınıflar ters yüz ediliyor. Önceden öğretmenler sınıfta ders anlatıyor testleri eve ödev olarak veriyorken bu kanalla öğrenciler evde istedikleri zaman ders anlatımı videolarını izliyor, testleri sınıfta öğretmenle beraber çözüyor. Böylece öğretmen öğrencilerinin eksiklerini yakından takip edebiliyor. “Bu son noktayı vurgulamak gerek çünkü bazı insanlar, bilgisayar temelli öğretimin, öğretmenleri devre dışı bırakmak ya da öğretmen olmak için gereken düzeyi düşürmek anlamına geldiğini sanıyor. Bunun tam tersi geçerli. Öğrenciler kavramı online olarak (videolar ya da egzersizler aracılığıyla) ilk kez gördükten sonra öğretmen daha önemli hale geliyor. Bocalayan öğrencilerle bire bir ilgilenecek zamanı bulabilirler, ezbere öğretmekten uzaklaşıp yön verme, ilham verme, bakış açısı sunma gibi daha üst düzey işlere odaklanabilirler.”
Academy’de egzersizlere koyduğu veri tabanı sayesinde öğrenciler soruları çözerken nasıl hata yaptığını analiz etme fırsatı kazanmış fakat öğrenci sayısı arttıkça bu şekilde takip etmek zorlamıştır. Öğrencilerin öğrenme farklılığı işin içine girince birçok eğitim sisteminin tıkandığı noktaya gelmiş. Bu tıkanıklıktan kavram haritaları, hiyerarşiler sayesinde çıkmıştır.
Okullarda yapılan testlerde öğrencilerin 70 alması yeterli bulunurken Khan buna karşı çıkıyor ve buna gravyer peyniri gibi öğrenme diyor. Yani dışarıdan bakıldığında eksiksiz duran öğrenme deliklerle doludur. Bu delikler doğru testlerle tespit edilebilir. Fakat Khan öğrencilerinin testlerden 95 almasını dahi kabul etmiyor. 10 soruda 10 doğru yapmayı hedefliyor. Eğer öğrencinin 10 doğru yapmak için daha fazla egzersiz yapmaya ihtiyacı varsa sistemde istedikleri kadar soru var diyor. “Başarıyı herkes kendi tanımlıyor, tek başarısızlık, pes etmek.”
Siteyi kullanan öğrenciler çoğunlukla altıncı, sekizinci sınıf öğrencisi olmasına rağmen sitedeki antrenmanlar beşinci sınıf konularından hatta 1+1 gibi sorulardan başlıyor ve 6 haftada öğrenciler kendi yaş grubunun önüne geçiyor tıpkı “tavşan-kaplumbağa” hikayesindeki gibi. Çünkü temelde kalan boşluklar dolduruluyor.
Sitenin gelişmesine birçok kişinin katkısı olmuştur ama Khan Academy’nin dönüm noktası Bill Gates’in bir konuşmasında Khan’dan bahsetmesiyle olmuştur. Bill Gates’le görüşme yaptıktan sonra Khan Academy dolabından çıkıp bir ofise taşınmıştır.
Başlangıcında yetişkinlerin de eğitebileceği “yaşam boyu öğrenme” kavramı Khan’ın aklında yokmuş fakat Academy onlara da finans gibi konularda yardımcı olmuştur.
Yazar öğrencilerin sınıflara ayrılırken yaşın ölçüt olmasını eleştirmiştir. Biyolojik olarak aynı yaştaki bireyler aynı öğrenme düzeyine sahip midir? Khan Academy’de konu sınıfları vardır bu gruplarda yaşlar karışıktır. Ayrıca çok öğretmenli sistem de önermiştir. Yazarın karşı çıktığı ve haklı olduğu bir diğer konu ise yaz tatilleridir. Yaz tatillerinin kocaman bir öğrenim düşmanı olduğunu düşünür. Khan Academy platformunda isteyen istediği zaman tatil yapabilir ama okulun kapısına kilit vurulmaz. Çok öğretmenli sistem olduğunda öğretmenlerde izin kullanarak tatil yapabilir.
Academy’nin bir diğer amacı da eğitimin her yere ücretsiz ve kolay ulaşmasıdır. Bunu Hindistan, Bangladeş gibi ülkeler için DVD yoluyla sağlamıştır.
Kitabın son bölümünde yazar hayal ettiği üniversiteyi tarif ediyor. Bu üniversitenin Silikon Vadisi'nde kampüsü olmalı. Öğretim üyeleri işinde profesyonel iş adamları mühendisler olmalıdır. Öğrenciler Google, Apple, Microsoft gibi firmalarda staj yaparak projeler hazırlayarak öğretim görmelidir. Sanat ve edebiyat notlandırılmamalıdır. Yaratıcılık öldürülmemeli, desteklenmelidir. Eğitimin geleceği bu yönde şekillenmektedir.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.