6 Ay İçinde Yeni Bir Dil Öğrenmek Mümkün mü?
Eğitim - 23 Mayıs, 2022 - Okuma Süresi: 7 Dk.
23 Mayıs, 2022
Eğer 10 yıl içinde ulaştığınız İngilizce seviyenizi 6 aylık bir çalışma elde edebileceğinizi biliyor muydunuz? Yeni bir dilde akıcı konuşabilmek için ihtiyacınız olan şeyler doğru metotlar, motivasyon ve 6 ay!
Yeni bir dil öğrenmek, birçok insanın yapmak istediği fakat pek azının başarılı olduğu bir süreçtir. Başarısız olanların çoğu dil öğrenmenin bir yetenek olduğunu savunur. Chris Lonsdale bu teorinin yanlış olduğunu ispatlayan en güzel örneklerden biri.
Lonsdale, 1981 yılında Mandarin Çincesi öğrenmek üzere Çin'e gider. Hedefi 2 yıl içerisinde bir Çinli gibi Çince konuşabilmektir. O yıllarda herkes bir Batılının Çince konuşabilmesinin imkansız olduğunu ve çok uzun yıllar süren bir çalışma gerektirdiğini düşünüyordu. Fakat Lonsdale kendi oluşturduğu 5 ilke ve 7 eylemi uygulayarak Çin'de geçirdiği ilk 6 ayın ardından akıcı bir şekilde Çince konuşabiliyor ve söylenenleri anlayabiliyordu. Peki nedir bu 5 ilke ve 7 eylem?
1. İlke: Sizinle ilgisi olan dil içeriğine odaklanmak
Birçoğumuz okulda seneler boyunca İngilizce dersi aldık ve hiçbir zaman temel ifadelerle konuşmaktan öteye geçemedik. Hatta neredeyse hepimiz günlük hayatta konuşulan kelimeleri, sözleri, ifadeleri bilmeyerek mezun olduk. Bunun sebebi eğitimimizin daha çok grammer ve kelime ezberine dayalı olmasıydı. Oysa ki yeni bir ülkede derdimizi anlatabilmek için ihtiyacımız olan günlük dildir, grammer kuralları değil.
2. İlke: Yeni dilinizi iletişim kurmak için bir araç olarak kullanmak
İlk gününüzde öğrendiklerinizi güzel bir deftere renkli kalemlere yazdınız ve o gün için yeterli olduğunu düşündünüz. Yanılıyorsunuz! Öğrendiğinizi eyleme dökmeden o gün tamamlanmış değildir. Lonsdale, Çin'e vardığında bir gün sürecek bir tren yolculuğuna çıktı. Sekiz saatini yemek vagonunda tren görevlilerinden biriyle konuşarak geçirdi. Hem de Çince! Görevli, hiç Çince bilmeyen Lonsdale'in dediklerini anlayabilmesi için resimler çizdi, beden dilini kullandı ve mimiklere başvurdu. Lonsdale, iki hafta sonra etrafında konuşulanları anlayabildiğini fark etti.
3. İlke: Dili bilinçsizce kazanmak
Verilen mesajı anlamaya başlamanız artık o dili bilinçsizce kazandığınız anlamına gelir. Dili bilinçsizce kazanmaya örnek olarak Lonsdale'in iki hafta sonra Çince anladığını fark etmesini verebiliriz. Bu konu üzerine yapılan araştırmalardan birisi Stephen Krashen tarafından yapılmıştır. Araştırmada dil bilgisi ve resmi eğitimle dil öğrenmiş insanlar ile anlama yoluyla dil öğrenmiş insanlar bir teste tabi tutuluyor. Şaşırtıcı bir şekilde anlama yoluyla dil öğrenen insanların testte daha başarılı olduğu gözleniyor.
4. İlke: Pratik yapmak
Nasıl ki bir parçayı kusursuz çalabilmek için defalarca pratik yapmak gerekiyorsa dil öğrenirken de sürekli pratik yapmak gerekir. Öğrenilenleri uygulamaya dökmediğiniz takdirde asla kalıcı bir öğrenme gerçekleştiremezsiniz.
5. İlke: Psiko-fizyolojik durum
Dil öğrenme sürecinin gidişatını belirleyen belki de en önemli etken kişinin ruh halidir. Eğer sıkılmış, yorgun, üzgün hissediyorsanız öğrenmeniz mümkün değildir. Ama eğer rahat, mutlu, motive olmuş hissediyorsanız gerçekten çabuk öğrendiğinizi fark edeceksiniz. Peki bu uzun süreçte motivasyonu korumak mümkün müdür? Elbette mümkün. Yapmanız gereken ilk şey dil öğrenmeye hevesli olmak. Bir işi yaparken zevk almıyorsanız başarısız olmanız kaçınılmazdır. Motivasyonu korumanın bir diğer yolu ise hatalara değil, ilerlemeye odaklanmaktır. Hatalarınıza ne kadar çok odaklanırsanız o kadar başarısız olursunuz.
Peki bu beş ilkeye dayanarak uygulayacağınız yedi eylem nedir?
1. Dinle!
Dil öğrenmede en önemli uygulamalardan biri sık sık dinleme yapmaktır. Bir dile ne kadar maruz kalırsanız o dili konuşmanız o kadar kolaylaşır. Dinleme yaparken hiçbir şey anlamamanız önemli değildir. Burdaki amacımız söyleneni anlamak değil, kulak aşinalığı kazanmaktır.
2. Anla!
İnsanlar her ne kadar sadece dil ile iletişim kuruyor gibi görünse de iletişimin çoğunu beden dilimizle yaparız. Hedef dilde bazı ifadelerde sıklıkla kullanılan mimikler ve ses tonlarını bilmek, söyleneni anlamamızı kolaylaştırır.
3. Karıştır!
Bu aşamada yapılması gereken şey, bu zamana kadar öğrenilen tüm kelimeleri kullanarak anlamlı ifadeler oluşturmak. Eğer hedef dilde 10 fiil, 10 isim ve 10 sıfat biliyorsanız 1000 farklı şey söyleyebilirsiniz. Anlamlı veya mükemmel olmak zorunda değilsiniz. Sadece bildiklerinizi eyleme dökmeniz önemlidir.
4. Merkeze odaklan!
İngilizce'de 1000 kelime bilmek demek günlük hayatta konuşulanların %85'ini anlayabilmek demektir. 3000 kelime ise %98. Görüldüğü üzere yüz binlerce kelime arasından sadece 3000 tanesini bilmek, size bir dilin %98'ini anlamayı vadediyor.
5. Bir dil ebeveyni edin!
Bir bebek konuşmaya başladığında çoğunlukla anlamsız seslerden oluşan ve sadece ebeveynlerinin anlayabildiği sözcük öbeklerini kullanır. Anlaşılıyor olduğunu bilmek bebeğe güven verir ve bir süre sonra dili rahatlıkla konuşmaya başlar. Dil öğrenen bir kişi de tıpkı bir bebekte olduğu gibi kendi güvenli çevresini oluşturmalıdır. Dil ebeveyninizin kişisel olarak sizinle ilgilenmesi, eşit şekilde iletişim kurması, tamamen yanlış konuşsanız da ne dediğinizi anlamaya çalışması, hatalarınızı düzeltmemesi ve size geri bildirim yapması önemlidir.
6. Taklit et!
Söylediğiniz şeyleri karşı tarafın anlayabilmesi için sözcükleri doğru telaffuz etmek önemlidir. Bir kelimenin doğru telaffuzunun kulağa nasıl geldiğini ve dudakların aldığı şekli bilmeniz ve taklit etmeniz gerekir.
7. Doğrudan bağlantı kur!
Birçok insan yeni bir dilde kelime öğrenirken ana dildeki karşılığını kullanarak ezber yapmayı tercih eder. Bu oldukça verimsiz bir yöntem olduğundan kalıcı öğrenme asla gerçekleşmez. Oysa ki kelimeler ile çağrıştırdıklarını ilişkilendirmek daha kalıcıdır. Örneğin, İngilizce'de "fire" kelimesi ateş anlamına gelmektedir. Eğer "fire" kelimesini duman, çıtırtı veya alevlerle ilişkilendirirseniz hatırlamanız daha kolay olacaktır.
Dil öğrenmek, herhangi bir yetenek gerektirmeyen, doğru metotları kullanan, ilgili ve hevesli olan herkesin kısa sürede başarılı olabileceği bir süreçtir. Klasikleşmiş öğrenim yöntemlerinden uzaklaşın. Kendi metotlarınızı belirleyin. Yaratıcı olun. Hata yapmaktan korkmayın.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.