Sevmekle HIV Bulaşmaz!
Bilim ve Teknoloji - 29 Mart, 2021 - Okuma Süresi: 9 Dk.
29 Mart, 2021
Kredi: HES
Bağışıklık sistemini bozan ve bizi savunmasız bırakan HIV'e karşı savaşımız yıllar içinde içinde güçlendi ve virüs ölümcüllüğünü kaybetti. Bizim bu savaşta görevimiz ise bilmek, önemsemek ve korunmak!
Birçok alanda ayrımcılığa maruz bırakılan HIV pozitif bireyler, kendilerini gizlemek zorundalarmış gibi hissediyorlar. Birçok hasta kendine bunu ‘’yakıştıramadığı’’ için test yaptırmıyor. Sonuç olarak, virüs yayılmaya devam ediyor: HIV.
Utanmamız gereken, doğada canlılığın başlangıcından beri var olan virüs ile enfekte olan hastalar değil; ötekileştirme ve ayıplama davranışımızdır. Virüsten daha bulaşıcı ve korkunç olan önyargı ve nefret yüzyıllardır ülkemizi HIV’den daha çok hasta ediyor.
HIV; Human Immunodeficiency Virus yani İnsan İmmun Yetmezlik Virüsü, enfekte olan bireyin bağışıklık sistemine zarar veren ve bu sebeple bireyi hastalıklara karşı korumasız hale getiren bir virüstür. AIDS ve HIV aynı şeyler değildir; HIV, etken virüstür ve her HIV ile enfekte olan birey AIDS hastası olmaz. AIDS ise, Acquired Immune Deficiency Syndrome yani sonradan edinilen bağışıklık sistemi yetersizliği sendromu, HIV pozitif bireylerin başka hastalıklarla beraber semptom göstermeye başlamasıdır, geç dönemde ve tedavi görmemiş hastalarda görülür; tek başına bir hastalık değildir, HIV enfeksiyonun son dönem evrelerinden biridir. AIDS evresine gelen hastalar da tedavilerine devam ederek yaşamlarını sürdürürler. Virüsten bizi tamamen kurtaran bir tedavimiz şu an için yok maalesef, yani bir kere enfekte olan birey geri kalan ömrü boyunca tedavisine devam etmelidir. Günümüz tedavi şartlarında, günlük kullanılan 1 haplık kokteyl tedavi (birçok ilacın karışımı olan tek ilaç kullanımı) ile ölüm sayısı ciddi derecede düşmüştür. Zamanında konulan tanı ve başlatılan tedavi ile HIV, artık ölümcül değildir. Hatta tedavi gören bireylerde virüs yükü, kanda belirlenemeyecek seviyelere kadar geriliyor ve bireyler hastalığı bulaştırmıyor, korunmasız cinsel ilişkide bile. Yani HIV pozitif bireyler korkusuzca aile kurabilir ve HIV taşımayan çocuk sahibi olabilirler.
Özetlemeye çalıştığım virüs ve enfeksiyonu, diğer birçok hastalık gibi doğamızda olan ve beraber yaşamayı öğrenmemiz gereken bir gerçekliktir. En sık bulaşma yolunun cinsel ilişki olması, sadece ülkemizde değil tüm dünyada HIV enfeksiyonunu bir tabu haline getirmiştir.
Tabular & Mitler & Yanlış Bilinenler & Bilinmeyenler
Toplum olarak, dürüst olmak gerekirse, AIDS denilince kınamaktan başka bir şey bilmiyoruz. Binlerce hastamız var ama hiç hastamız yok. İşin erbabı, halkı aydınlatabilecek en güvenilir insanlar olması gerekirken bazı doktorlar bile HIV pozitif bireyleri görmemek için körebe oynuyor. Korkulanın aksine HIV, DSÖ’ye göre ölümcül değil kronik bir hastalıktır ve yine DSÖ verilerine göre diyabet, HIV’den daha ölümcüldür.
Sevmekle, kabul etmekle, yardım etmekle, öğrenmekle, öğretmekle bulaşmadığı gibi gözlerimizi kapayınca virüs de yok olmuyor.
Hazırsanız;
- Virüs, vücut ortamından çıktıktan sonra oksijenle temasından saniyeler sonra inaktif oluyor bu da bulaşını oldukça zorlaştırıyor. Aynı ortamda bulunmakla, aynı tuvaleti kullanmakla, aynı tabaktan yemekle, aynı havuzda yüzmekle, sarılmakla, el ele tutuşmakla, öpüşmekle ve hatta korunarak cinsel ilişki ile HIV BULAŞMAZ.
- Sivrisinek ısırığıyla HIV BULAŞMAZ.
Peki nasıl bulaşır?
3 yolla: Korunmasız cinsel ilişki, kan ve doğumda, emzirme ile anneden bebeğe.
- Mitlerin aksine, sadece anal değil vücut sıvısı içeren her türlü cinsel ilişki gibi korunmasız vajinal ilişkide de HIV bulaşabilir. Pratikte oral seks ile bulaşan HIV vakası yoktur fakat teorikte ağızda açık yara bulunması gibi durumlarda bulaşma ihtimali bulunur.
- Enjektör ve iğne paylaşımı gibi durumlarda, piercing ve dövme iğnelerinin ortak kullanımında, sağlık çalışanlarında iğne ya da bisturi kullanımı sırasında maruz kalabilecekleri kesiklerde kan yolu ile bulaşabilir.
- Doğumda kan yolu ile anneden bebeğe geçmesini engellediysek bile, anne sütüne geçen virüs emzirilen bebeği enfekte eder.
HIV pozitif olup olmadığımızı sadece ve sadece HIV TESTİ yaptırarak anlayabiliriz.
NEDEN/ NEREDE/ NE ZAMAN/ NASIL?
Öncelikle neden HIV testi yaptırmalısınız? Çünkü bilmek her zaman bilmemekten daha iyidir. Eğer negatifsek, negatif olduğumuzun bilincinde korunmaya devam ederiz. Pozitifsek, tanımızı alıp tedavimize başlayarak virüsün hayat kalitemizi düşürmesine izin vermemiş oluruz.
Peki korkularımızı aştık, cesaretimizi topladık, normları ve tabuları yıktık. Nerede test yaptırabiliriz? Enfeksiyon bölümü olan tüm Devlet, Eğitim ve Araştırma, Üniversite hastanelerinde ve özel laboratuvarlarda HIV testleri yapılır.
Ayrıca, ülkemizde tamamen ücretsiz ve anonim testler yapan merkezler bulunuyor.
Kısa bir şekilde ne zaman test yaptırmamız gerektiğinden ve testlerin hassaslığından bahsedelim.
Şüpheli temastan sonra pencere dönemi dediğimiz hastalığın tespit edilemediği bir dönem vardır. Temelde, her bireyin virüse karşı geliştireceği tepki farklı olduğundan bu dönemin uzunluğu da farklıdır fakat günümüzdeki HIV testleri bu süreyi 14 güne kadar düşürmüşlerdir. Yine de çoğu uzman en anlamlı sürenin 28. gün olduğunu söylüyorlar.
Eğer şüpheniz varsa; ilk testi 14. gün yaptırmanız ve sonrasında doktorunuzun da tavsiyeleri doğrultusunda belirlediğiniz ileri bir tarihte tekrar test yaptırmanız güvenilebilir bir yol olabilir. 28. günde gelen negatif sonuç sizi rahatlatmadıysa, 90. günden sonra yaptıracağınız testin sonucuna kesin sonuç diyebiliriz.
Yalancı pozitiflik nedir, var mıdır?
HIV testlerinin hassasiyetleri ne kadar yüksek olsa da, yalancı pozitiflik ihtimaline karşı her pozitif test tekrarlanır. 2. test pozitif ise; hastamız pozitif, negatif ise hastamız negatiftir.
Negatif nedir? Pozitif nedir?
Aslında günümüz teknolojisiyle çıkan tüm test sonuçlarında net bir şekilde negatif/pozitif yazar fakat hastalar sonuçlardaki sayılara daha çok takılırlar.
İlk kural; çıkan değer 1’in altındaysa enfekte değilsiniz.
Son kural; çıkan değerin 1’ yakın olması hiçbir şey ifade etmez. Riskli, temiz, kirli gibi sonuçlar yoktur.
KORUNMALI AMA NASIL?
Gözlerimizi kapatarak virüsü yok edemeyeceğimizi öğrendik, virüsü durdurmanın tek yolu alacağımız basit önlemlerdir.
Vücut sıvıları ile geçişi engellemek için tüm partnerlerinizle yaşayacağınız tüm cinsel birlikteliklerde kondom kullanmanız gerekir. Özellikle anal ilişkilerde kondomun yırtılmasını önlemek için su bazlı kayganlaştırıcılar kullanılmalıdır. Vajinal ya da anal, hiçbir ilişkide kondom üzerine vazelin, el & vücut kremi gibi yağ bazlı kayganlaştırıcılar sürülmemelidir. Yağ, prezervatifin yapısını bozar ve yırtılmasını kolaylaştırır.
Damar içi ilaç kullanıyorsanız ASLA kullanılmış enjektör kullanmayın, kullanılmasına izin vermeyin.
Kan nakli olacaksanız, gelen kanın mutlaka KIZILAY’dan geldiğinden ve gerekli formların dolu bir şekilde getirildiğinden emin olun.
HIV taşıyan annelerin, aldıkları tedavi bebeklerine HIV bulaştırma ihtimalini %1’in altına düşürür. Virüs yükü belirlenemeyen bireylerin virüsü bulaştırmayacaklarını söylemiştik, yani HIV pozitif anneler HIV negatif bebekler doğurabilir. Olası bulaşımı engellemek için doğumdan sonra bebekler anne sütü ile beslenmezler. Ülkemizde de HIV pozitif bireylerin anne ve baba olması için geniş çaplı prosedürler yürütülmekte ve gayet başarılı olmaktadırlar.
PrEP ve PEP
PrEP; temas öncesi korunma, HIV ile karşılaşma ihtimalini yükselten davranışlarda bulunan bireylerin kullandıkları bir korunma yöntemidir. HIV tedavisinde yer alan ilaçlardan birinin düzenli kullanımıyla gerçekleştirilir.
Cinsel yolla bulaşan diğer enfeksiyonları engellemez, unutmayalım ki cinsel yolla bulaşan hastalıklarının tümünü engelleyen tek ve en ucuz yol kondom kullanımıdır.
PEP; temas sonrası korunma, şüpheli davranıştan sonra ilk 72 saat içinde doktor kontrolünde HIV tedavisinde kullanılan ilaçların kullanılmasıdır. SADECE doktor onayıyla ve onun direktifleri doğrultusunda kullanılmalıdır.
Herhangi bir hastalığı ayıplamak, hastaları görmezden gelmek ve birbirimize düşman olmak; bizi iyileştirmez. Hiçbir hastalık, işlenmiş suçların (!) cezası değildir. Bireyin hayatı, yalnızca kendisini ilgilendirir. Ötekileştirmek, ayrışmak, bölünmek bizi hiçbir hastalığa karşı korumaz. İnsanların tercih ve yönelimleriyle değil, hastalıkla ve cehaletle savaşmalıyız. HIV; hepimizin meselesi, kaybeden o olsun. Sağlığımız gibi hastalıklarımızı da, mutluluğumuz kadar üzüntülerimizi de paylaşabileceğimiz günler görebilmek ümidiyle; bilinçlenen her bireyin dünyayı daha iyi bir yer haline getireceğine inanıyorum.
Unutmayalım, HIV sevmekle bulaşmaz.
Sevgi, insanı iyileştirir.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.