Sabit Mutluluk Teorisi: Pollyanna Hipotezi
Bilim ve Teknoloji - 07 Mart, 2022 - Okuma Süresi: 3 Dk.
07 Mart, 2022
Eleanor H. Porter tarafından 1913’te yazılan “Pollyanna” romanından türetilen bir psikolojik hastalık olduğunu biliyor muydunuz? Detaylar yazımda.
Pollyanna hipotezine göre insanlar yaşamlarında herhangi bir olumsuz anıya ve kelimeye yer vermezler. Olumlu kelimelerin ve güzel anıların olduğu kötü anıların herhangi bir şekilde yer edinmediği bu yaşamda insanlar hoş olayları tatsız olaylardan daha fazla hatırlama eğilimindedir. Günümüzde oldukça popüler olan pollyannacığı olumsuz bir olay ile karşılaştığımız vakit kendimize veya çevremizdekilere tavsiye etmeyenimiz yoktur. Kötü bir olayın iyi tarafından yorumlamak kendimizi iyi hissetmemize yarayan yollardan biridir. Çoğu zaman deyim yerindeyse kedimizi avutma yöntemi haline gelse de karşılaştığımız herhangi bir olay sonuncunda olumlu ufak bir yönü bile yetinme duygusunu beraberinde getirebiliyor.
Herhangi bir şekilde kötü hissetmemize neden olacak durum veya gelişme karşısında itiraz etmek, sorgulamak yerine olumlu şeyleri düşünerek kabullenmeyi kolaylaştıran “pollyannacılık hipotezi” olarak pisikoloji literatürüne geçen bu yaklaşım ilk olarak 1969 yılında Illinois Üniversitesi’nden J. Boucher ve C. E. Osgood tarafından ortaya atıldı.
Bu yaklaşıma göre, insanların iletişim yönündeki eğilimi olumsuz kelimelerden çok olumlu kelimelerden yanaydı. İnsanların iletişim yönündeki eğilimlerine dikkat çeken bu yaklaşıma göre insanlar karşısındaki diyalogda bulunduğu kişi ile hayatın karanlık tarafındansa aydınlık tarafı hakkında konuşmayı tercih ediyordu. Yapılan farklı araştırmalara göre ise kişi bilinçaltı düzeyinde iyimsere odaklansa da bilinç düzeyinde ise bunun tam tersi bir şekilde olumsuz şeylere odaklanma eğiliminde olduğunu göstermiş. 1978 yılında Margaret Matlin ve David Stang adındaki iki bilim insanı, bu teorinin zıttını ortaya atan iddialar üzerine bir yaklaşım ortaya attı. İnsanların geçmişi düşünürken aslında yaşadığından daha olumlu hatırladığını bu da insan beynıninin olumlu bilgileri olumsuz bilgilere oranla daha kesin işlediği yaklaşımını ortaya çıkarmış oldu. Bu yaklaşıma göre insanlar olumsuzdan kaçıp olumlu uyarılara sığındığından bahseden bilim adamlarının bu yaklaşımı psikolojik bir ilke olarak kabul edildi. Bu yaklaşım sonucunda Pollyannacılık, toplumsal açıdan iyimserlikle eş anlamlı biçimde algılanan bir kelime haline geldi. Pollyannacılık yaklaşımını prensip haline getiren insanların neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlamalarının çok uzun sürdüğü olumlu uyaranlarla gerçekte olduğundan daha sık karşılaştıkları ispatlanmış bir gerçek.
Bir başka içerikte görüşene dek sağlıkla kalın!
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.