Küreselleşme ile Yaşam
Bilim ve Teknoloji - 18 Ocak, 2021 - Okuma Süresi: 8 Dk.
18 Ocak, 2021
Küreselleşme içerisinde avantajları ve dezavantajları barındıran bir etkileşim sürecidir. Devletlerin, milletlerin, ulusların, firmaların ve insanların etkilendiği dünya çapında geniş kitlelere ulaşan bir sistemdir. Bu sistem, ekonomik, ticari, kültürel, politik, psikolojik yaşam tarzlarını içinde barındıran dünyadaki bütün ülkeleri etkileyen, aynı zamanda teknolojik gelişmelerle insan hayatın da değişmelere sebep olan hareketler bütünüdür. Beraberinde birçok problemi ve çevresel sorunu da getirdiği için milletlerin ve devletlerin küreselleşme yolundaki adımlarını dikkatli atmaları gerekmektedir.
KÜRESELLEŞME
Dünya üzerinde Birleşmiş Milletlere kayıtlı 208 ülke bulunmaktadır. Bu ülkelerden bazıları çok gelişmiş, bazıları henüz gelişmekte ve geri kalanıysa gelişmemiş ülkelerdir. Bu ülkelere baktığımız zaman birçok farklı milletten ve toplumdan insanları görebiliriz. içerisinde 72 milletin barındığı bir yer olan dünyada artık iletişim kavramı oldukça basitleşmiş ve yaygınlaşmıştır. Dünya’nın ortak dili haline gelen İngilizce sayesinde milletler arasında ki iletişim kopukluğu bir nebze de olsa çözülmüş ve iletişim kolaylaşmıştır. Zamanla İngilizce bir dil olmaktan çıkmış dünya üzerinde ki her faaliyette aracı rol oynamaya başlamıştır. Miletler birbirleri ile ticari ilişkiler içerisine girmiştir ve bu sayede birçok bilgi ve tecrübe birikimi aktarılmıştır. Genel olarak baktığımızda dünyanın iletişimi artmıştır. Buna ek olarak ihtiyaç ve isteklerde artmıştır. Ülkeler birbirlerinin kaynaklarını kullanmaya başlamış ve ticari faaliyetlerini arttırmıştır. Bu ilişkilerden yola çıkarak imtiyaz ve özel anlaşmalar ile birbirlerine bağlılıklarını ortaya sermişlerdir. Baktığımızda farklı millet ve devletleri içeren bu anlaşmalar toplumlararası birleşmeyi sağlayarak karşılıklı bağımlılığı da arttırmıştır. Genel olarak ifade etmek gerekirse karşılıklı alış verişin arttığı ve bağımlılık unsurunun devrede olduğu ortam da çıkarlar söz konusu olabilir. Bu çıkarlar doğrultusunda da rekabet artabilir.
Küreselleşme, dünya üzerinde var olan topluluklar, milletler ve devletlerin kültür, ticaret, fikir, düşünce ve yaşam tarzları gibi konular açısından birbirleriyle etkileşimde bulunmalarıdır. Bu bağlamda uluslararası alışverişi içeren küreselleşme fikir, ürün ve dünya görüşlerinin de çoğalmasına katkı sağlamaktadır. Küreselleşme devletler arası alışverişten doğan bağlılıklar sebebiyle uluslararası bütünleşme süreci olarak adlandırılabilir. Küreselleşen dünyanın birçok görülen ve görülmeyen tarafı vardır. İnsanlar küreselleşmeyi farklılaşmak, kendilerinden uzaklaşmak olarak resim etiklerini görebiliriz. Aynı bakış açısı ile toplumların birbirlerinden uzaklaştıklarını da görebiliriz. İnsanlar üzerinde daha önceden oluşmuş olumsuz bakış açıları yüzünden toplumlararası alışveriş kısıtlanmakta ve yozlaşmaktadır. Küresellik demek dünya demektir. Tüm milletleri içerisine alan bu kavram eksiltmekten ziyade arttırmaya yöneliktir. Dışa bağımlılığı ve istekleri arttıran küreselleşme sebebiyle insanlar bakış açılarında yanlışlık olduğunu düşünmemektedir. Fakat karşıt bakış açısıyla bakarsak, küreselleşme içerisinde zenginlikler barındıran, değişmekten ziyade gelişmeyi sağlayan bir kavramdır. Bu bakış açısında ki en büyük etken ticarettir. Çünkü ticaret arttıkça, toplum kalkınacak ve ilişki düzeyleri olumlu yönde seviye atlayacaktır. Bireyden ziyade toplumu geneli içeren bu kavram toplu gelişmeyi sağlayabilir ve bilinç düzeyini geliştirebilir.
Küreselleşme beraberinde birçok problem ve çözüm getirmektedir. Küreselleşen ülkelerde ekonomik büyüme oranı artacaktır. Dış ülkeler ile bağlantılarını kuvvetlendirmiş olan uluslar ekonomik olarak gelişme gösterecektir. Aynı zamanda dış ticaret ve ekonomik canlanmalar sebebiyle halkın küreselleşmeye olan bakış açısı olumlu yönde gelişme kaydedecektir. Refah seviyesinin yükselmesinde rol oynayan küreselleşme alım gücünü arttırabilmekte ve uluslararası anlamda halkın güvenini kazanabilmektedir. Küreselleşmeyle birlikte rekabet ortamı oldukça artacak ve ülkeler arasında yarış başlayacaktır. Rekabetin fazla olması halk açsından olumlu sonuçlar doğurabilmektedir. Mesela uluslararası bir ticarette en iyi malı en ucuza veren ülke rekabet ortamında gücünü gösterebilecektir. Bu da ülkenin daha iyi ürünü ucuza mal etmesine sebep olacaktır. Ekonomik olarak ülkeden daha az parayla daha çok ürüne ulaşılmış olacaktır.
Küreselleşme ile insanlar daha rahat ve huzurlu bir yaşam olacağını düşünürken bazı dezavantajlarla uğraşmak zorunda kalmaktadırlar. Küreselleşmenin avantajları daha fazla olduğu düşünülse de dezavantajları da oldukça fazladır. Örneğin ekonomik olarak çok güçlenen ülkeler yoksul uluslar ve milletler üzerindeki baskılarını arttıracak ve ülkelere sahip olma çabasına gireceklerdir. Bunu açıkça belirtmeseler bile hammadde ve ürün açısında zenginliğe sahip yoksul ülkeler her zaman büyük devletler tarafından sömürülmüş ve haksızlığa uğratılmıştır. Küreselleşen dünya ile bu problem daha da artmış yoksul ülkeler daha fazla sömürülmüştür. Küreselleşmenin sağladığı teknolojik gelişmeler sayesinde daha fazla iş olanağı oluşacağını zanneden halk büyük bir hüsrana uğramıştır. Bunun sebebi teknoloji sürekli gelişmekte ve insanların iş yükünü azalmaktadır fakat gelişen teknoloji insanların yapmış olduğu işleri ellerinden almaktadır. Büyük çapta sanayileşme ile robotlar, makinalar ve araçlar insanların uzun sürede gerçekleştirdikleri işleri kısa sürede halledebilmektedir. Bu teknoloji sayesinde daha az enerji ve daha az zamanda halledilen işler yüzünden insanlar işlerinden kovulmakta ve işsiz kalmaktadır. Sonuç olarak gelişen teknoloji işsizliği arttırmaktadır.
Küreselleşme olarak adlandırdığımız şey aslında değişimdir. Birbirinden etkilenme, özenme, imrenme veya taklit etme olarak adlandırabiliriz. Bunun sebebi küreselleşmeye dış bir pencereden bakınca küreselleşen ülkelerin birbirine benzediğini veya benzeme cabası içerisinde olduğunu görebiliyoruz. Aynı zamanda küreselleşmeye zorlayarak değişme de diyebiliriz. Çünkü küreselleşme devletler, uluslar ve milletler üzerinde oldukça baskıcı bir tavır sergilemektedir. Baskı altında kalan uluslar kendilerini değişme ihtiyacı içerisinde hissediyor ve yozlaşmaya başlıyorlar. Küreselleşmenin ulus devleti gereksiz, siyaseti alakasız, milli egemenliği yok saydığı ileri sürülmektedir. Bu bakış açısıyla baktığımızda küreselleşme ulusları kendi etrafında toplamaya çalışan sömürgeci bir kavram olduğu ortaya çıkıyor. Küreselleşme devletleri değişmeye zorlayarak onların ticaretine ve yaşamlarına ortak oluyor. Küreselleşme 1800’lerden itibaren devletin rolü ve iş anlayışı üzerinde büyük baskılar oluşturmuş. Bu baskılar devletlerin yeniden şekillenmesinde etken faktör olmuştur. “Devletsiz firmalar” adıyla Çok uluslu firmaların vergilendirmeleri değişmiştir. Yerli ve yabancı, kamu ve özel olarak birbirine karışan bu firmalara devlet tarafından müdahale zorlaşmıştır. Çok fazla ülkede faaliyet gösterip ekonomik olarak büyük yaptırımlara sahip olan bu firmalar devlet yönetimlerinde baskıcı tavırlar sergilemişlerdir. Ülke ekonomisine ve ticarete olan katkılarından dolayı gelişmemiş olan ülkelere bu firmalar vasıtasıyla küreselleşme aşılanmıştır. Ülkeleri şirket ve yönetim bağımlısı olarak yeniden düzenlemeye çalışmışlardır. Çok büyük kaynaklara sahip olan çok uluslu şirketler kaynak dağıtımında pazara olan hakimiyetlerinden dolayı devletin etkisi azalmıştır. Firmaların kaynak dağıtımının adil olmadığı düşünülmektedir. Halkı ve küçük firmaları baskı altına alan büyük şirketler kaynak dağıtımı konusunda adalet terazisini istedikleri gibi yönetmektedirler. Aynı zamanda bu şirketlerin temelleri Avrupa’ya bağlı olduğu için faaliyet gösterdikleri ülkelerde Avrupalılaşma faaliyetlerini yaymaktadırlar. Kendi çıkarları ve bağlı oldukları ülkelerin çıkarları için devletleri avrupalılaştırmaya çalışmaktadırlar. Küreselleşmeyle birlikte teknolojik baskılar artmış, ülkeleri teknolojik olarak geliştirmeye çalışmışlardır. Teknolojik baskılar ile devletlerin kontrol edemediği asılsız bilgi akımları başlamıştır. Bu bilgi akımları yüzünden devletler teknolojileşmeye zorlanmıştır. Bununla beraber kentleşme ve demokratikleşme süreçleri, kültürel yapı, yerleşik düzen ve devlet işleyişi gibi konularda ciddi bir yozlaşmaya ve değişime uğratmıştır. Binalarda ve tasarımlarında Avrupa mimarileri kullanılmış, kentler Avrupa düzenine göre düzenlenmiş akıllı şehirler inşa edilmeye başlanmıştır.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.