Kişiliğimizi Miras mı Aldık?
Bilim ve Teknoloji - 31 Mayıs, 2021 - Okuma Süresi: 4 Dk.
31 Mayıs, 2021
Kredi: Bilgipedia
Anne ve babamızdan bize aktarılan genler kişiliğimizi etkiler mi, etkilerse nasıl? Anne-babamızın travmalarını biz mi yaşıyoruz? Çevrenin yaşantımızda ve kişiliğimizde etkisi nasıldır? Hadi bu ilginç konuya beraber bakalım!
Psikolog Steven Pinker, farklı aileler tarafından büyütülen tek yumurta ikizlerinin birbirlerinden çok da farklı olmadıklarını araştırmalarıyla ortaya koymuştur. Genetiğin kişilik üzerindeki rolüne kanıt sağlayabilecek bu tür çalışmaların sayısı azımsanmayacak kadar fazladır. Diğer yandan, aynı aile tarafından evlat edinilmiş farklı genlere sahip çocuklar da birbirine benzer olmuyor. Peki aynı aile tarafından büyütülen ve aynı genleri paylaşan ikizlerin kişiliklerinin birbirinden farklı olduğu durumları nasıl açıklarız? Bu noktada şans faktörü büyük rol oynuyor. Anne karnında hangi bebeğin pozisyonunun daha iyi olduğundan kordonun hangi bebeğe daha rahat ulaşıp daha iyi beslediğine kadar birçok şans faktörü var. Daha doğmadan başlayan bu şans faktörü ilerleyen yıllarda da elbette devam ediyor. Saldırgan sıra arkadaşına veya ilgisiz öğretmene sahip olan ikiz teki ile anlayışlı sıra arkadaşına ve ilgili öğretmene sahip olan ikiz tekinin aynı kişilik özellikleri göstermesini beklemek pek olası değildir. Hatta annenin bilinçli olarak olmasa da ikizlerden birine daha olumlu davrandığı durumlar vardır. Genleri aynı olsa da anneden daha fazla olumsuz tepki ve daha az sıcaklık gören ikizde anti-sosyal davranış probleminin yüksek olduğu tespit edilmiştir. Annenin nasıl olur da iki çocuğa farklı davrandığını sorgulayabiliriz şöyle ki; anne, birbirine tıpatıp benzeyen iki çocuğu ayırt edebilmek için en ufak bir farkı bile zihninde çok büyütür ve kasıtlı olmasa da farklı davranışlar sergileyebilir. Anne ikizlere aynı davrandığında da çocuklar birbirinden tamamen farklı kişilik özellikleri geliştirebilirler.
Gordon Allport’un dediği gibi ‘’Tereyağını eriten ateş, yumurtayı katılaştırır’’. Bu sözden de aynı annenin tamamen aynı genleri ve çevreyi paylaşan iki çocuk üzerinde bile farklı etkileri olabileceği çıkarımını yapabiliriz. Yani bu noktada genetik ve çevrenin (annenin davranışı, şans faktörleri) kişiliği etkilemedeki rollerini net çizgilerle ayırmak pek mümkün görünmüyor. Her ikisi de etkileşim halinde kişiliğimizi ve yaşantımızı etkileyen faktörler.
Diğer bir yandan, bebek doğmadan önce dahi travma hem maruz kalan ebeveynde hem de çocukta epigenetik değişikliklere yol açabiliyor. Bu yüzden depresyon, stres, anksiyete gibi durumların genetik etkisi göz ardı edilemiyor. Genlerin; eş seçiminden kıyafet seçimine, zekadan boşanmalara kadar davranışı etkilediği öne sürülse de bunun net bir açıklayıcı gücü yoktur. Çevre faktörleri olumlu olduğunda genetik faktör kendini pek ortaya çıkarmıyor ama travmatik ve stresli bir şey yaşandığında genetik kendini daha çok gösteriyor. Hayat kalitesini düşüren düşük gelir, hayatı kontrol altına alan yüksek stres genetik yatkınlıkları daha fazla ortaya çıkarmaya ve daha kuvvetli ifade edilmesine ortam hazırlıyor. Yani anne-babanızdan size aktarılan genler içinde travmayı da barındırabiliyor ve sizin de bu travmayı yaşama olasılığınız stresli anlarda daha yüksek oluyor.
Bir başka çalışmada, aynı genetik temeli paylaşan Güney ve Kuzey Korelilerin ortalama boy farkları ölçüldüğünde Kuzey Korelilerin Güney Korelilerden ortalama 3 ila 8 cm daha kısa olduğu bulunmuştur. Aynı genetiği paylaşmalarına rağmen ortalamada neden böyle bir fark çıkmıştır? İkinci Dünya Savaşından sonra Kore’nin bölünmesiyle Güney Kore yüzünü Asya’dan batıya çevirmiş ve bu onların beslenme düzenini de etkilemiştir, önceden soya ağırlıklı beslenen Güney Koreliler hala soya ağırlıklı beslenen Kuzey Korelilerden bu sebeple ortalamada daha uzundur. Yani en az %85-90 kalıtsal olan boy özelliğinin bile çevre tarafından manipüle edilebildiğini bu örnekle görüyoruz.
Kısaca, eğer şanslıysak genlerimiz ile bize mükemmel kişilik özellikleri aktarılmış olabilir fakat genlerimiz bize miras olarak travma veya kötü tecrübeler de aktarmış olabilir. Bu bizim de travmatik bir şeyler yaşayacağımız anlamına gelmez, sadece bunlara yatkınlığımız olduğumuz varsayılır. Ve en kalıtsal özelliklerimizi bile manipüle edebilmek bizim seçimlerimize bağlı bu yüzden memnun olmadığımız şeyler için genlerimizi suçlamadan önce bir şeyleri değiştirebiliriz.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.