Deprem Korkusu Nedir?
Bilim ve Teknoloji - 13 Mart, 2023 - Okuma Süresi: 4 Dk.
13 Mart, 2023
Ülkece yaşadığımız deprem felaketi 11 ilimizde yıkıcı etkiler bırakırken çevre illerde de gerçekleşen sarsıntılar hepimizi tedirgin ediyor. Çoğumuzun gözü avizelerde ve sürekli sallanıyormuş hissi yaşıyoruz. Peki bu yaşadığımız durum normal mi? Gelin birlikte sebebini ve çözüm yöntemlerini öğrenelim.
Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız merkez üssü Kahramanmaraş olan 7.7 ve 7.4 büyüklüğünde iki büyük depremin ardından pek çok can kaybı yaşanırken çevre illerde hissedilen artçı sarsıntılar da insanları tedirgin etmeye başladı. Depremler yıkıcı olsun veya olmasın, kişilerde travmatik izler bırakabiliyor. Depreme doğrudan veya dolaylı bir şekilde maruz kalan kişiler, deprem sonrası da uzunca bir süre sürekli sallanıyormuş hissi yaşıyor.
Depremin sonlanmış olması, depremin kişi üzerindeki yansımaların sona erdiği anlamına gelmiyor. Deprem gibi doğal afetleri yaşadıktan sonra güven duygularımız sarsılabiliyor. Bu sebeple travma sonrasında güvende olduğumuza emin olabilmek için avizeleri tekrar tekrar kontrol etme ihtiyacı duyabiliyoruz. Yaşadığımız travma sonrasında kontrol etme içgüdüsü ve tetikte olma hali aslında son derece normal olarak kabul ediliyor.
Deprem olmadığı halde deprem oluyormuş hissi, insan beynindeki çeşitli nedenlerden kaynaklanabiliyor. Vücudun dengesini ve hareketlerini kontrol eden iç kulaktaki denge organlarının dengesizlik hissi yaratacak şekilde uyarılması bu nedenlerden bir tanesi. Ani oluşan baş dönmeleri, vertigo veya başın karışması hissi, iç kulakta oluşan bu uyarılar nedeniyle ortaya çıkabiliyor. Anksiyete veya panik atak gibi kaygı bozuklukları da bu duruma neden olabiliyor. Deprem gibi doğal afetler sonrasında bazı insanlarda kaygı, korku veya panik hissi ortaya çıkabiliyor. Bu durumlarda, vücutta stres hormonları salgılanıyor, kalp atışları hızlanıyor ve nefes alma hızı artıyor. Bu fiziksel belirtileri yaşayınca da deprem hissini yaşıyoruz ve sallandığımızı hissediyoruz. Bahsettiğimiz anksiyete bozukluğu, deprem korkusu olarak da bilinen "seismophobia"dır.
Seismophobia, depremin gerçekleşmesi veya depreme maruz kalma ihtimaliyle ilgili aşırı endişe duyulması ile karakterize ediliyor. Bu korku, deprem sonrası oluşan kayıpları, yıkımları veya ölümleri içeren kötü hissiyatları da beraberinde getiriyor. Seismophobia, genellikle depremin yoğun olarak yaşandığı ülkelerde ve deprem geçmişi olan bölgelerde yaşayan insanlarda daha yaygın olarak gözlemleniyor. Özellikle geçmişte travma sonrası stres bozukluğu, depresyon ve anksiyete öyküsü bulunan kişilerin afet olaylarından sonra dünyanın güvenilir bir yer olmadığı hissine kapılmalarına neden oluyor. Bununla birlikte sağlam bir binada oturmadığını düşünen bireyler, doğal olarak bu konuda daha hassas oluyorlar ve daha büyük bir kaygı yaşayabiliyorlar.
Peki, bu kaygılarımızı yenebilir miyiz? Seismophobia hastalığı, tedavisi mümkün bir hastalık. Yarım kalan rutinlere devam etmek, dengeli beslenmek, düzenli uyku, spor yapmak, duyguları bastırmak yerine o duyguları yaşamaya belli bir süre izin vermek, hissedilen duyguları ve düşünceleri ifade etmek, aile ya da yakın arkadaşlarla paylaşmak ve onlarla vakit geçirmek kaygının azalmasında oldukça önemli. Ancak kaygı duygusunun şiddetinde zamanla bir azalma olmuyorsa ya da bu duygu giderek artıyorsa ve kişinin günlük hayatını önemli ölçüde etkilemeye başladıysa psikolojik destek almak doğru bir yöntemdir. Doktor kontrolünde psikoterapi, ilaç tedavisi, meditasyon ve nefes egzersizleri gibi tedavi yöntemleriyle seismophobia tedavi edilebiliyor.
Hepimiz deprem ülkesinde yaşadığımız bilincine sahip olarak bize düşen görevleri yerine getirmeli ve bu zor günleri atlatabilmek için dayanışma içerisinde birbirimize manevi olarak destek olmalıyız. Unutmayalım ki mutluluklar paylaştıkça çoğalır, acılar paylaştıkça azalır.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.