Annesinin İzinden Giden Bir Kadın: Irene Joliot-Cruie
Bilim ve Teknoloji - 16 Aralık, 2020 - Okuma Süresi: 4 Dk.
16 Aralık, 2020
Kredi: Marie ve İrene Curie
Çok değerli bilim insanı, 2 Nobel Ödülü Marie Curie'yi bilmeyen yoktur. Bilim içinde büyümesinden olsa gerek, Marie Curie'nin kızı İrene de bilim adına çok önemli çalışmalar yapmış bir bilim insanıdır. Ben de annesi gibi değerli bir bilim kadını olan İrene'yi, bir kimya bölümü öğrencisi olarak merak edip araştırdım. Araştırıp, öğrendiğim bilgiler doğrultusunda biyografisini yazdım. Haydi hep beraber 2. Dünya Savaşı zamanında yaşamış İrene'nin hayatını öğrenelim.
Herkesin bildiği, bilime ışık tutmuş bilim insanları Marie Curie ve Pierre Curie’nin kızı İrene Joliot-Curie... Her ne kadar adı, anne ve babası kadar bilinmiyor olsa da bilime çok şey kazandıran harika bir araştırmacı kendisi. 12 Eylül 1897’de Paris’te doğdu. Ailesi, kızlarının bilimde başarılı ve önde gelen bir isim olabilmesi için kızlarına her zaman destek verdi. Nitekim bu destekler ona bilime giden bu yolda ışık oldu ve 1925’te İrene kimya doktorasını tamamladı Daha sonra, annesinin laboratuvarında çalışmaya başladı. Aynı annesi gibi laboratuvara o da âşık oldu ve ileride hayatını sürdüreceği eşini de orada buldu. İleride eşi olacak Frederic Joliot, o zamanlarda Curie’lerin laboratuvarında asistandı. İkili ortak çalışmalar yürütmeye başladı ve kısa sürede birbirlerine âşık oldular. Bu birliktelik evlilik kararına bağlandı. O zaman için ilginç olan bir husus ise, evlilik sonucunda birbirilerinin soyadlarını eşit bir şekilde almaları oldu.
İkisi de araştırmaya ve bilime tutkuyla bağlıydı. Beraber birçok çalışma yaptılar. Birçok disiplinde ilerleme sağladılar. Tiroid bezinin radyoiyodini nasıl emdiğini ve vücudun radyoaktif fosfatları nasıl metabolize ettiğini keşfettiler. Ayrıca yapay radyoaktif izotopları koaksiye etmenin yollarını bulmuşlardı. Bu ilerde nükleer gücü ve atom silahını mümkün kılacak bir buluştu. Bu buluş onlara 1935’te Nobel Ödülünü kazandırdı. Bu ödül Curieleri en fazla Nobel kazanmış aile yaptı.
Çift olarak bilimdeki başarıları yanında hayata bakış açıları ve devrimci karakterleri de önemli bir husus olarak öne çıkıyor. Almanya’da Hitler başa geldikten sonra Fransa’da faşist gösteriler başlamıştı. Her ikisi de anti-faşist bir tutum sergilediler ve Paris’ten ayrılmadılar. İşgal şartlarında bir yandan çalışmalarını yürütürken bir yandan da direnişe katıldılar. Frederic Joliot Fransız Direniş Örgütü’nün üyesi olarak hem çalışıyor hem de gerillalar için patlayıcılar hazırlıyordu. Her ikisi de Comité de Vigilance des Intellectuels Antifascistes'in (Faşist Karşıtı Entelektüelleri Vigilance Komitesi) üyesiydi. Atom araştırmalarını Nazi’nin elinden uzak tutmak ve Almanya ülkelerini işgal ederken araştırmalarını mühürleyip, saklamak için çok acılar çekiyorlardı. İrene ayrıca 1936’da kurulan Halk Cephesi hükümetindeki üç kadın bakandan biri oldu. Ancak görevi sırasında bile bir kadın olarak kendini erkeklerin dünyasında kabul ettirmek de zorlandı. Ne yazık ki Bilimler Akademisi annesine karşı tutumlarını ona da gösterdi ve başvurularını birçok kez reddetti. Çift olarak direnişte aktif olarak görev aldılar. Ancak Paris’te olaylar çok fazla şiddetlenince İrene çocuklarını alıp İsviçre’ye kaçmaya karar verdi. Tehlike biter bitmez İrene geri döndü ve Sorbonne’daki görevine başladı. Ancak karşısına bir yeni sorun daha çıkmaya devam ediyordu. Bu sefer de Atom Enerji Komisyonu yöneticiliğinden eşiyle beraber “Komünist düşünceleri sebebiyle” atıldılar. Bilime yaptıklarının karşılığını maalesef böyle bir teşekkür ile alıyorlardı.
Zaman ilerleyince, İrene laboratuvarda geçirdiği zamanı arttırdı ve çocukları Helene ve Pierre'yi büyüttü. O ve eşi hiçbir zaman yavaşlamadı, eşitlik ve özgürlük için her zaman beraber savaştılar. İrene özellikle kadın hakları gruplarında aktif olan Comité National de l'Union des Femmes Françaises ve Dünya Barış Konseyi'ne üye oldu. Dünya Barış Konseyi’nin başına geçen Frederic,1951’de Lenin Ödülünü alırken yanında İrene vardı. Her zaman birlikteydiler. Onlar 2 Nobel ve özgür ruhlarıyla dünyaya çok şey kattılar. Ömürlerini, her durumda beraber ve mücadeleci ruhlarıyla bilime adadılar.
İrene’nin olağanüstü hayatı annesine çok benziyor. Maalesef, trajik bir şekilde ölüm nedenleri de aynı şekilde oldu. Yıllar boyunca bulunduğu laboratuvarda radyasyon zehirlenmesi onu da aynı sonuca götürmüştü. 1956’da kan kanseri nedeniyle hayatını kaybetti.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.