Pırlantanızda Çocukların Kanı Var!
Alışveriş - 29 Mart, 2021 - Okuma Süresi: 7 Dk.
29 Mart, 2021
Parmağınıza taktığınız göz kamaştıran yüzüğün bir çocuğun hayatını kararttığını düşündünüz mü hiç? Pırlantanızı takıp çıkardığınızda sizin için bir şey değişmeyebilir fakat onlar için çok şey değişiyor. Bu yazıda, insanların mücevherlerle mutlu olması için çalışan çocuk işçilerin karanlık dünyalarına uzanıyoruz.
Birçok kişi için vazgeçilmez olan, evlilik tekliflerinden yıl dönümlerine, doğum günlerinden tebrik hediyelerine kadar kurtarıcı hediyelerin başında gelen mücevherlere bu sefer süslü vitrinlerden değil, çamurlu ellerin kabullenilmiş çaresiz gözlerinden bakıyoruz.
Öncelikle elmaslardan bahsedelim. Bilindiği üzere en sert ve en değerli taştır elmas. Karatına, rengine, kesimine, işçiliğine göre fiyatı değişiklik göstermekle birlikte nadir bulunması da değerini oldukça yükseltmektedir. Pırlantanın lekesi ne kadar az ise o kadar değerlidir fakat bu lekeler gözle görülebilir nitelikte değildir ve ancak kuvvetli bir mercek ile görülebilir. Öte yandan karat kavramı ise, keçiboynuzu çekirdeğinin ağırlığının 200 mg olması ve bu ağırlığın doğada değişmemesinden gelmektedir. Osmanlı ve Selçuklu dönemlerinde de ağırlık ölçüsü olarak kullanılan karat, Araplar tarafından da kullanılmış ve kuyumculukta bu 200 mg ağırlık, standart haline gelmiştir.
Gelelim bu değerli taşın çıkarılması aşamasına. Bu noktada, elmas cennetinde olmalarına rağmen açlık ile savaşan Sierra Leone Cumhuriyeti'ne uzanıyoruz. Liberya'nın komşusu olan bu Batı Afrika ülkesinin Atlantik Okyanusu'na kıyısı bulunmaktadır. İngilizlerin tarım üssü olarak kullandıkları bu ülkede, 1930'lu yıllarda elmas madenlerinin keşfedilmesi ile tarım üssü olmaktan çıkıp elmas üssü haline gelmiştir. Zira buradan çıkan elmaslar, dünyanın en kaliteli elmasları olması sebebiyle tarıma kıyasla yeni bir sömürge alanı oluşturmuştur. Elmas madenlerinin keşfedilmesinden bu yana yerli halk daha çok bu alanda istihdam edilmektedir. Ne yazık ki, yerli halk bu alanda yasa dışı çalıştırılıyor ve ne maden işletmeciliğinde, ne bu madenlerin söz sahipliğinde, ne de kazançlarda asla hakları bulunmuyor.
Yasal olmayan şekilde, emeklerinin karşılığını almadan uzun süre boyunca çalıştırılan işçilerin çoğunluğunu ise çocuklar oluşturmaktadır. Tecavüz, uzuv kesme, zorla çalıştırma ve katliamlar gibi insanlık dışı vahşi muamelelerle halkın üstüne kabus gibi çöken İngiliz kolonisi, yaklaşık 70.000 kişinin ölümüne ve 2,5 milyonun üstünde insanın ise göç etmesine sebep olmuştur. Literatüre 'kanlı elmas' olarak geçen bu taşlar adeta iç savaş yaratmış ve faturasını da halka kesmiştir. İlginin tarımdan elmasa kayması ile halk açlık kriziyle karşılaşmış ve halkın yükselen öfkesi gerilimi iyice tırmalayarak ayaklanmalara sebep olmuştur. Okuma yazması dahi olmayan işsiz gençlerden oluşturdukları milis güçler aracılığıyla ayaklanmalar bastırılmış ve Lübnanlı iş adamları tarafından bu milis güçler halkın ayaklanmalarına karşı korunmuştur.
Britanya sömürgesinde iç savaşa sürüklenen bu ülkede, hayatında elmas görmemiş bu insanların 'kanlı elmas' için birbirlerini öldürmelerine ses çıkartılmadı ve daha çocuk yaşta olanlar asker yapıldı ve asker olmayı kabul etmeyenler ise bunun bedelini uzuvlarının kesilmesi ile ödediler. Bu sebeple binlerce elsiz ve ayaksız gencin yaşadığı Sierra Leone'da 2002 yılında sömürgeci birlikler çekilmiş olsa da halen daha elmas için gözde bir yer olarak görülmektedir. Bu yüzden birlikler çekilmiş gözükseler de tam anlamıyla buradan elini eteğini çekmiş değillerdir.
Elmas madenlerinin çok küçük bir kısmı devletin, büyük çoğunluğu ise Revolutionary United Front militanlarına aittir. RUF militanları, elmas zenginliğine rağmen fakir bir ülke olduklarına isyan ederek ortaya çıktılar fakat sonucunda kendi halkının celladı oldular. Büyük elmas şirketleri ile anlaşma sağlayarak madenlerden çıkartılan elmasların dünyaya pazarlanmasında önemli rol oynadılar. Devlet yerine RUF militanlarından alınan elmaslar önce yakın Afrika ülkelerine ve Liberya'ya kaçırılıyor, daha sonra kaçak sokuldukları ülkelerin madenlerinden çıkartılmış gösterilerek Belçika ve İngiltere'ye gönderiliyor. Belçika'da ise Elmas Yüksek Konseyi -dünya elmas merkezi pozisyonunu güçlendirmeyi amaçlayan örgüt- tarafından bu elmas kaçakçılığına göz yumulmaktadır.
Bölge ayaklanmasından karlı çıkacaklarını düşünen çevre ülkelerin sivilleri de RUF militanlarına katılmıştır. Bu kaos ortamında elmas gibi değerli madenin kârı söz konusu olunca sofraya gelen kurt sayısı da artıyor. El-Kaide mensupları da RUF militanları ile aralarında bir anlaşma sağlamış ve karın tokluğuna çalışan işçilerin çıkarttıkları elmasları gerek iş adamlarına satmak olsun gerek elmasları ülke dışına kaçırmak olsun, bunların üzerinde milyonlarca dolar para kazanmışlardır. Kendi halkının celladı olan RUF militanları hem Britanya sömürgesi hem köklü iş adamları olsun hem de el-Kaide üyeleri olsun, elmasa ulaşmada sadece maşa olmuşlardır.
'Çatışma elmasları'nın bedelini yalnızca Sierra Leone halkı değil onlarla aynı kaderi yaşayan altın, doğal gaz, magnezyum, petrol, kobalt gibi yeraltı zenginlikleri sömürülmek istenen diğer Afrika ülkeleri de yaşamaktadır. Nitekim elmas çıkarılan 15 ülkenin 10'u Afrika ülkeleri olması sebebiyle bu ülkelerin bağımsızlıkları daha çok etkilenmektedir.
Sierra Leone'da 2002 yılında iç savaş sona erip geri çekilseler de birlikler geride; hiç yere ölen insanlar, eli ayağı kesilmiş ve sakat bırakılmış binlerce genç ve çocuk, açlıkla boğuşan bir halk ve asla izi silinmeyecek ağır travmalar bırakmışlardır. İç savaşın sona ermesi ile cumhurbaşkanı Ahmad Tejan Kabbah yaşananlar ile ilgili değerlendirmelerini şu sözlerle dile getirmiştir:
Bizimkisi bir iç savaş değildi. Bu savaş ne ideoloji, din, etnik ne de bir sınıf savaşıydı. Bu savaş, yabancıların faydası için bizim zengin elmas sahalarımızın kalıcı kontrolünü amaçlayan bir vekalet savaşıydı.
Yukarıda da bahsettiğim gibi, geride birçok acı ve bu acıyı yaşayan birçok ülke var. Bu yazıda ise görünenin çok az bir kısmından ve sadece bir ülkenin gözünden kaleme alabildim. İnsanoğlu olarak, bir şeylere sahip olurken veya sahip olmaya çalışırken ardımızda birçok acı bırakıyoruz. Aslında mutlu olmak için ne bu elmaslara ne de böylesine lüks mallara ihtiyacımız var. Bu mücevherlerle güzel ya da zarif gözükmüyoruz sadece hırsımızı süslüyoruz. Mutluluğumuzu metalara bağlamadığımız ve en önemlisi bizim mutluluğumuzun başkalarının kabusuna dönüşmediği yarınlara ulaşmak ümidiyle...
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.