Ekmeğin Sosyolojisi
Alışveriş - 28 Aralık, 2020 - Okuma Süresi: 4 Dk.
28 Aralık, 2020
İnsanın yaşamsal fonksiyonlarını devam ettirmesi için beslenmeye ihtiyaç vardır. En önemli besin kaynağı ise “ekmek”tir. Ekmek çoğu toplumda olan ortak bir yiyecektir. Ekmeğin farklı yapılış şekillerinin yanında farklı kültürel, dini ve ekonomik anlamları vardır. Yani, sıkça tüketilen ekmeğin farklı toplumlarda, farklı anlamlarla tüketilmektedir. Bu toplumsal anlamları araştırmak ve açığa çıkarma sosyoloji ve antropolojiyle mümkün olmaktadır. Covid-19 sürecinde de önemli ve görünür hale gelen ekmeğin iki farklı toplumsal anlamını anlatamaya çalışacağım. Ekmeğin farklı iki boyutunu ele alırken Anadolu kültürü ve Yahudi dinin de ki ekmeğin farklı olduğu ortaya konulmaya çalışılmıştır. Anlatmaya çalıştıklarımın sonucunda, belki her gün tükettiğimiz ama kültürel, dini, ekonomik, siyasal yanlarını görmediğimiz ortak bir tüketim ürününün dini ve kültürel iki farklı boyutu olduğu sonucu ortaya çıkabilir.
İnsanın yaşamını devam ettirmesi için beslenmesi gerekmektedir. Beslenme biyolojik olarak ele alınıyor gibi görünse de aslında beslenmenin etik, kültürel, ekonomik, siyasi ve dini bir süreç olduğunu belirtmek gerekmektedir. Kültür ve din benim ele alacağım ekmek konusunu en iyi açıklayan iki kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Din ve kültür ne yenilmesi gerektiği, ne yenilmemesi gerektiği, nasıl beslenilmesi gerektiğine dair tanımlar yapmaktadır. Bu konuyu ele alırken gıda sosyolojisi ve gıda antropolojisinin gıdaların kültür ve dini boyutlarıyla ilgili araştırmalarından yararlandım.
Gıda sosyolojisi, insanların beslenme amaçlarıyla ilgili olan üretim- tüketim ilişkileri, gıdaya erişimdeki eşitsizlikleri ve yeme içme kültürüyle ilgili kuralları ele almaktadır. Ne yediğimiz, nasıl ve kimle yediğimiz kültürel kodlar ve gıda sistemini belirleyen ekonomik ve politik dinamiklerden etkilenir.
Covid-19 sebebi tam olarak bilinmese de yapılan haberlere göre hayvanlardan insanlara geçiş noktasının Çin’deki bir Pazar yeriyle anlatılması ve yabani hayvanla ilişkilendirilmesi yeme alışkanlıklarının kültürel farklılık boyutu, gıda, sağlık ve ekonomiyle olan ilişkisini bir kez daha incelemeye değer olduğunu bize gösterdi.
Türkiye’de ilk vakanın görülmesi ve pandemi sürecinin hafta sonu yasaklarıyla devam etmesi sosyal medya da ekmek yapım furyasını başlatmıştır. İnsanlar çeşit çeşit ekmekler yapıp birbirilerine meydan okumaya ekmek yapımının ve tüketiminin ne kadar önemli olduğunu bize gösterdi. Bunun üzerine ekmek tüketiminin dini ve kültürel iki farklı boyutunu ele almak istiyorum.
Ekmek Yahudi kültüründe dini anlamlar taşımaktadır. Ekmeğin mayasız olması, şarap ya da tuzla tüketilmesi aslında dini inanışlara dayanmaktadır. Yahudi aileler Şabat kutlaması için yemek yenilmektedir. Bu Şabat yemeğinde iki bütün ekmek yer alır. Bu iki tam ekmek ise Tanrının Şabat öncesi iki misli gönderdiğini temsil etmektedir. Ayrıca ekmeğin mayasız üretilmesi de dini anlam taşımaktadır. İbrahim’in mayasız ekmeği insan suretinde gelen üç meleğe ikram da bulunması rivayet edilmektedir. Mayasız ekmeğin adına da “Matsa” denilmektedir. Mayasız ekmek yapılmasının diğer bir nedeni ise mayasız ekmek kabarmadığı için insandaki kibri değil insandaki tevazuunun göstergesi olarak kabul edilmektedir. Yahudi dininde ekmeğin yeri oldukça önemli ve ekmek kutsal olarak kabul edilmektedir. Bu yüzden çeşitli ekmekler yer almaktadır. Bu ekmek çeşitlerinden birkaçı şöyledir; Lehem Bukurim, bokser, hallah.
Yahudilik kültüründe ekmek dini anlam taşırken, Anadolu kültüründe ekmek dini olarak ele alınsa da aslında kültürel ve ekonomik anlamlar taşımaktadır. Ekmeğe verilen değer , ekmeğin ham maddesinin üretimine verilen emek ve ekmeğin üretim sürecinin zor olmasından kaynaklanmaktadır. Tahıl ürünleri Anadolu’da bereketi simgelediği için emeği bir örtü üzerinde yenilmesi uygun görülmüştür, çünkü ekmeğin ezilmesi durumunda bereketin yitirileceğine inanılmaktadır. Ekmeğin kutsallığı İslam dini üzerinden okunsa da aslında okuduğum yazılara göre ekmeğin kutsallığı sadece hadisler üzerinde belirtilmiştir. Ben bunun dini etkiden çok kültürel etkilenme ve tarımda verilen emeğin sonucu olduğunu düşünüyorum. Ekmek üzerine yeminler edilmesi (ekmek çarpsın), deyimlerin bulunması (ekmeğine yağ sürmek ) ekmeğin sadece bereket üzerinde değil kullanılan dil üzerinde de etkisini görmüş oluyoruz. Böylece, ekmeğin değerli olması kültürel olarak kullanılan dili ve kullanılan dildeki sözcükleri de etkilemektedir.
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.